Festivalin bu yılki programını, 2013 yılından bu yana festivalin direktörlüğünü üstlenen Leman Yılmaz’dan dinledik.
Tanıtım kitapçığının sayfalarında karşınıza 19 günlük bir program çıksa da İstanbul Tiyatro Festivali, tüm yıla yayılan bir çalışmanın ürünü. Hatta bu sene 23’üncüsü gerçekleşecek festivalden birkaç gün önce, festivalin artistik direktörü Leman Yılmaz’la bir araya geldiğimizde, gelecek yılın programı için şimdiden çalışmaya koyulduklarını öğreniyoruz. Evet, daha bu yılki festival başlamadan…
13 Kasım’da Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği (ve 11 yıl sonra ilk kez sahneye çıktığı) IO ile açılışı yapacak festival, 1 Aralık’a kadar hem yerli hem de yurt dışından toplulukları izleyiciyle buluşturacak. Festival programında ise 78 farklı gösterim bulunuyor. 2017 yılından bu yana, ilk zamanlarındaki gibi her yıl düzenlenmeye başlayan İstanbul Tiyatro Festivali, öğrenim programları ve farklı şehirlerde gerçekleştirdiği projeleriyle sahnenin dışına da taşan bir etkiye sahip. Dijital dünyanın dikkat dağıtan dinamiklerine inat her daim kendi alanını yaratmaya başaran bu sanat dalını, en çağdaş örnekleriyle birlikte şehre taşıyan festivalin bu yılki programını, 2013 yılından bu yana festivalin direktörlüğünü üstlenen Leman Yılmaz’dan dinledik. Neden durup dinlenmeden çalıştıklarını, okudukça daha iyi anlamak mümkün.
- Tiyatro Festivali 2017 yılından bu yana, yine her yıl düzenlenmeye başladı. Bu kararın arkasında nasıl bir süreç var?
Leman Yılmaz: Tiyatro Festivali, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın düzenlediği festivaller kendi aralarında ayrıştıktan sonra, 1989 yılında düzenlenmeye başlamıştı. 2000 yılına kadar her yıl düzenleniyordu.
Biliyorsunuz, 2000 yılına çok ciddi bir ekonomik kriz damga vurmuştu. Tiyatro Festivali de büyük prodüksiyonların belirleyici olduğu bir etkinlik. Dekorların nakliyesinden yurt içinden veya yurt dışından ekiplerin ağırlanmasına kadar pek çok farklı kalemin dahil olduğu prodüksiyonlar… Haliyle bütçeler ve maliyetler de artıyor. 2000 sonrası programın iki yılda bir gerçekleştirilmeye başlamasında bu ekonomik sebepler etkili olmuştu.
2017’den itibaren festivalin yeniden her yıl düzenlenmesine karar verdik.
Öncelikle seyirciden gelen talep belirleyici oldu diyebilirim. Yabancı oyunları şehre getiren en önemli organizasyonlardan biri İstanbul Tiyatro Festivali. Festival dışında izleyicinin yabancı oyunları İstanbul’da izleme fırsatı pek olmuyor. Özellikle çağdaş dans ve çağdaş tiyatro alanında… En çok İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bu açıdan bir hareketlilik oluyordu ama onun da programı iki senede bir olduğu için, izleyicinin taleplerini tam olarak karşılayamayabiliyordu. Hem iki senede bir olduğunda programımızı, çok istediğimiz bazı oyunların turne tarihlerine denk getiremeyebiliyorduk ve bunları İstanbul’a getirme fırsatını kaçırıyorduk.
Ayrıca Festivaller biliyorsunuz, sponsorluklarla işliyor: iki senede bir olması, görünürlüğümüzü de azaltıyordu. İki senede bir kendimizi hatırlatmamız, “Bu sene festival var” diyerek yeniden sponsorların gündeminde yer almamız gerekiyordu. Sponsorluk ilişkileri açısından bir festivalin veya projenin sürdürülebilir olması çok önemli.
Tüm bu verileri değerlendirince, festivali yeniden her yıl düzenleyecek şekilde organize olmanın en doğrusu olduğuna karar verdik. Daha konsantre, bir ay yerine, iki haftalık bir programa sığacak bir programla yola çıkmaya başladık.
Yazının devamını okumak için tıklayın