Emre Toğrul Nankörlük Üzerine Güncel Saptamalar

Honore de Balzac, ne güzel söylemiş,
‘Hiç kimseye, ama hiç kimseye’ demiş,
‘Onları, size NANKÖRLÜK yapmaya,
Mecbur bırakacak kadar,
Büyük İYİLİKLERDE bulunmayınız. ’
Bunu öğrenmeden ölen var mı merak ediyorum?
Varsa, o kişiyi, bu eziyetten kurtulmuşa,
Bunu öğrenmeden ölebilene gıpta ile bakıyorum.
Hatta artık kabulleniyor ve anlamaya çalışıyorum.
VEFA denen duyguyu taşıyamayan kronik tüketicilere,
O hissi mutlak algıladığımız davranışlara farklı bakabilen gözlere,
İnsan maddesini ve maneviyatını kemiren,
Merhamet , acıma ne derseniz deyin,
O duyguya teslim olmayan ego dolandırıcılarına şaşırmıyorum.
Günümüzde geçerli olan, gerçekçi olan yolaklar,
ACIMASIZ BİR İKİYÜZLÜLÜK, DÖNEK BİR İLKESİZLİK,
Teslim oluyoruz artık, çaresiz bir kabul içindeyiz.
∞Ω∞
Bir tek senin başında mı Emre kardeş, bir hayal kırığı sen misin?
Duyguların kimliği ve tezahürü değişiyor, yeni mi uyandın bre adam?
Geçmişin en mihenk taşı duyguları artık birer modası geçmiş çağdışı duygulanım.
İnsanlığı bugüne taşıyan, ince ama sağlam o çizgi,
İnsanları insanlarla, diğer canlılarla ve doğayla, insanları kendi vicdanlarıyla uzlaştıran,
İki insanın, kendi arasında yapılan onca iyiliği, bir kalemde çizmesi norm artık.
İyilik yapıp çöpe atmanın muzdaribi yiğitler,
Sorgusuz sualsiz verirken Halil İbrahim elli,
Almaya gelince utançtan yerin dibine girenler,
Siz değil misiniz, merhamet ede ede bu hale gelen?
Siz değil misiniz, merhamet marazında gark olan?
Sizlere bu satırlar dostlar.
Değişime uyum kaçınılmaz, ama nafile bizimkisi,
Günümüzde geçerli olan;
KISKANÇLIKLA beslen, GAREZLE vur, KİN ile yaşa, NANKÖRLÜK apolet artık.
Teslim oluyoruz istemeden, kabul ediyoruz artık, dünya onların dünyası…
∞Ω∞
Bazen düşünüyor, bugünden bakıyorum da; haklıymış büyüklerim !
Hayat öyle bir bileşik kap ki, öyle bağlantılı ki herşey biribirine.
Değil kınamak, saygıda kusur edilmemeli yaşamın güncel dönekliğine,
Vefasızlığı, menfaatçiliği bile kınayamıyoruz artık, biz eksiğiz demekki.
Gün U dönüş günü, neyi kınarsan kucağında günü,
Hayatını merhamete adamışlar, o yola tükürüyor,
Yüce maneviyat, metanın çekiciliği önünde saygı duruşunda,
İsterken dilenci olan edepsizler, alınca başdüşmanın,
Canım dediklerinin son sözü, ‘’ canın çıksın’’,
Emdirdiğinin, çimdirdiğinin vefası bile lütuf,
Eskinin ikrardan olan sükutu, şimdi tenkidden,
Karşında kanadığın, elinde kınadığınla kalıyorsun.
Naapalım , şimdilerin aktörü DUYARSIZ EGOİST,
Ve moda replik; TEESSÜFKAR OLUMSUZLAMA,
Bıraktık dünü, bugüne mahkumuz artık, bu kahpeliğe …
∞Ω∞
İnişli çıkışlı hayatlarını yaşarken insanlar,
Onları tesviyede, aynı seviyede buluşturan duygu,
MERHAMET bile mecburen kimlik değiştiriyor.
Bireyler, vicdanlarda merhamete makyaj yapıyor,
İlk cümle‘ bana kim acısın’ artık,
İki sevgili bile, merhameti en arka sıraya atıyor,
Öncelik ‘ benden bu kadar’ artık,
Biraraya gelmişler, cemi cümleler, nalıncı keseri,
Düstur ‘ kendi kelimizi örttük te’’ artık.
Dünya vıcık vıcık akıl tutulması kurbanıyla DOLU,
Soru ‘ niye vafakarlıkla vakit kaybedeyim ki, niye ben’ artık.
Deve dişi, mangalı külsüz gurur abdalları bile savunmada,
Tabela ‘ her koyun kendi bacağından’ artık.
Dedim ya, ya uy ve sabret ya da terket dostlar,
Dünyada geçerli olan;
Vurdumduymaz VİCDAN, bana DOKUNMAYAN YILAN,
NANKÖRÜN BAHANESİNİ bile kabullendik, kelepçeye uzatıyoruz ellerimizi…
∞Ω∞
‘Merhamet faydasız olunca, insan ondan usanır’,
Albert Camus’un ifadesi, gerçek bugün.
Sadece kendimize, kendi değerlerimize acıyoruz.
Tek bir değil, neredeyse tüm dünya merhamete muhtaç halde.
Bir yanda merhamet edilenin akıl almaz nankörlüğü,
Diğer yanda etmesi gerekenin hayalkırıklığı ve güvensizliği,
Ve merhamet orada öyle, çaresizce duruyor.
İnsan ruhunun olması gereken en temel yeteneği,
Istırabın en etkin ilacı, ahlakın temeli merhamet,
Vicdanların en kuytu köşelerine atılmış, unutulmuş,
Kullanım tarihi geçmiş, öylece duruyor.
Sanki Nietzsche’nin öğüdünün içine düştük.
‘’ Vefayı unutun, Merhameti öldürün’’…