Hayri Çırak, Kendi çıraklığının ustası – Kudret Sönmez

Karanlık ve ışık arasında dengeli bir öpüşme sağlayıp fotoğraf makinesini dansa kaldırıyor.

Cansız objeleri yerleştiriyor önce, kompozisyona… Masa örtüsü, şal ya da eşarp, gaz lambası, şamdan ve mum… Ardından, portresini fotoğraflayacağı kişiyi yönlendiriyor; “Şöyle yap, böyle dur, fazla eğilme, gözlerin şu yana baksın…“

Daha, “Ne yapıyor bu adam?” diye söylenmeye fırsat bulamadan biz; o, elde ettiği muhteşem yüz hatlarına dönüşmüş görüntülerimizi, makinesinin ekranından bize göstermeye başlıyor bile.

Birkaç ışık lekesini alıp da karanlığa yapıştırmış gibiydi. Alnımızın tam ortasından ve gözlerimizin karasından sıyrılmıştı sanki renkler… Sarılıp da dans eder gibi fotoğraf makinesiyle, ustaca el hareketleriyle yönlendirmişti objektifi. Ve tam zamanında defalarca dokunduğu deklanşör, karanın aralık perdesinden sarı, beyaz çizgiler alıp ekrana dokumuştu.

Hayri Çırak…

Kendi çıraklığının ustalığını yansıtmıştı bizlere.

Sosyoloji, felsefe, siyaset, tarih, sanat… Ve gün içine serpişmiş sıradan olayları tartıştığımız, ardından da bütün bunları tekrar düşünme fırsatı bulduğumuz bir dosttur o.

Şiir de yazıyor Hayri Çırak…

Duygularını kaleminde toplayıp kâğıtlara aktarıyor.

Bir şiir de benim fotoğrafımı çekerken dökülmüş düşüncelerine.

İşte, Hayri Çırak’ın o şiiri:

 

Oturun, karşıma dostlarım

Yalnızlığım, sol yanıma

Hüznüm, sağ yanıma

Yaşanmamış ne,m? Varsa

Karşı tarafıma.

Hepinizi dinlemek istiyorum,

Bastıramadığım kırgın duygularımla.

Kadeh,de gözyaşlarım, şarap.

Siz anlatın ben içeyim,

Yalnızlığımı, hüznümü,  yaşanmamışlıklarımı,

Hepsini bir yudumda.

Dinledikçe derinden üşüyorum,

Beni üşüten, esen rüzgar mı?

Dinlediğim yalnızlığım mı?

Gözlerimden süzülen,

Yanaklarımı ıslatan,

Damlalar anlatıyor,

Geride kalan,

Bana rağmen, bensiz yalnızlığımı.

Hayri ÇIRAK

Emin olun noktasına, virgülüne dokunmaya cesaret edemedim bu şiirin. Bir anlam kaybına yol açarım kaygısıyla, olduğu gibi yansıttım sizlere…

Önündeki tüm bulutları yüreğinin tersiyle itmiş bir tarafa. Hayata her gün yeniden bakıyor Hayri dost. Dünyanın kırık döküklerini tek karede birleştiriyor.

Ve her şeyi bir daha sunuyor bizlere…

Biraz karartarak, biraz da parlatarak.

Kendi çıraklığının ustalığında…

Bizi bizle bir daha tanıştırıyor.