Rana Öztürk, Külrengi hayat hikâyeleri – Kudret Sönmez

Bazen… Umarsız (çaresiz) bir düşünce taşkınlığıyla yalpalarken buluruz kendimizi. Hayattan güzel şeyler umarken, kırıklıklarını toplarız kesip biçtiklerimizin.

İşte o vakit, belki de… Yaraları iyileşmiş, sağlıklı, verimli, gülümseyen/gülümseten bir dünyadan gelecek haberleri duymak, öğrenmek isteriz. Ve dileriz ki; hiç gitmediğimiz diyarları mekânlarımıza akıtan, tanımadığımız canlıların seslerini duyuran teknolojik araçlardan yansıyacak bilgiler ruhumuzu aydınlatsın, içimizi ferahlatsın.

Yüreğimiz attıkça, belleğimiz devindikçe umursarız hayatı, hayatları, canları, canlıları… Siyahla beyaz arasına öbeklenmiş külrengi yıllar, geriye gidip rengârenk dönsün isteriz.

Fakat yine de bazen… Renklerin sonsuz çeşitliliğini arayan umutları, beyazın yalnızca siyaha bulaştığı görsellikle betimleriz.

***

Antakya’da doğmuş Rana Öztürk… Mersin’de yaşıyor. Fotoğraf çekiyor, belgesel dağarcımıza beyazın siyahı yumuşattığı kareler ekliyor.

ŞİİR VE FOTOĞRAF

Sanat hayatı şiirle başlamış Öztürk’ün. Önce dizelerle resmetmiş, görüp duyumsadığı hayatın renkli ve renksiz yanlarını. Bir süre sonra da fotoğraf sanatıyla tanışmış… Konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirirken, sevgi dolu ifadeler kullanıyor fotoğrafçımız:

“İnsanlardan en çok çocukları severim, bu yüzden mesleğimi de çok seviyorum…  Bir de şiir severim, şairi şiir yapan. Naçizane bir kaç şiir denemem de mevcut. Bu sevdiklerim arasına, 2 yıl önce fotoğraf da katıldı. Fotoğraf benim için yeni bir dil oldu; sokağın dili, yaşamın dili. Fotoğraf, bakarkör olduğumuz hayatı görünür kılıyor; acılar, tükenişler, hızla yitirilen duygular, üzerine bastığımız kaldırımlar, bakamadığımız gökyüzü, hiçlik ve varlık arasında sıkıştırılan yaşamlar… İşte tüm bunları fotoğraflayıp görünür kılmak en büyük gayem.”

KARELENMİŞ HİKÂYELER

Anladığım kadarıyla, hayatı karelerken sadece siyahla beyazı harmanlıyor… Ve çektiği her fotoğrafa birçok hikâye yüklüyor Rana Öztürk:

“Sokaklarda fotoğraf çekerken birçok insanın hikâyesine rastlıyorsunuz… Rastladığım bu insanların hikâyelerini kadrajıma yansıtıp izleyiciye aktarmaya çalışıyorum. Hemen hemen her gün fotoğraf üretme çabasındayım. Ancak, belgesel fotoğraf olarak ilk projemde, Adana’nın Yüreğir ilçesindeki çadır kamplarda yaşayan mültecileri konu edindim. Sekiz ay süren bu projeyi ‘Bahar Yeli’ başlığıyla sundum.”

İlk projesinin ilgi görmesinden aldığı güçle yeni etkinliklere hazırlanıyor Rana Öztürk… Kim bilir o projelerde, sanatseverleri hangi sürprizler bekliyor!

***

Doludizgin devinen dünyada milyarlarca insan yaşıyor… Ve bazı canlar görüntü verirken, güneşin yedi rengi yerine, karanın akla biçimlendiği hayatlar sunuyor bize.