Aç gözlülüğün kandıramadığı insan-demi – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Doğamız gereği, zıtlıklarla iç içeyiz, aynı bedende.

Olumlu ve olumsuzun aynı beden ve ruhta birlikteliği,

Her ne kadar sezgi ve akıl yoluyla törpülenmeye çalışılsa da,

Hepimiz aynı tezadların terbiyesiyle, sürdürüp gidiyoruz yaşamı.

Bu sınayıcı pandenmi döneminde, kapandığımız evlerimizde,

En çok törpülenen olumsuz duygumuzu sorarsanız;

Bana göre ‘’ Açgözlülük’’ sevgili dostlar.

Hakimiyet duygusunun tahrikçisi bu büyük düşmanımızın,

Kontrolden çıkan istencin, o zalim kırbacının muhasebesini,

Çok daha objektif yapabildik, evlerimizin dört duvarı arasından.

Mutlulukla birirbirlerini hiç görmeden yaşayan açgözlülüğün,

İnsanın içine bir girdimi, sınır tanımayan,

Eksikleri, kusurları, zaafları emrine verip güçlendirdiğimiz ,

Kibir, hile ve gururun en büyük takipçisi açgözlülüğün,

Nasıl, bomboş bir gayret olduğuna şahit olduk bu dönemde.

Koca yer ile gök arasındaki uçsuz bucaksıszlıktan feragatle,

Dört duvar arasında başlayıp biten uzun günlerde,

İki nefes oksijen ve bir nefes koku, bir lahza yaşamla yetinip,

Sevdiklerimizi bile, görüp sarılmamaya sabırla katlandığımız,

Asırlardır başaramadığımız insani mesafelere baş eğdiğimiz,

Bu istisnai günlerde, o tarihi hasletimiz ‘’Açgözlülük’’ degrade oldu.

Adeta tesviyede, eşit ve aynı düzeyde tehdidine mazhar olduğumuz,

İnsani zaaflardan çıkan en büyük nasihat olan hastalık ve ölüm dersinde,

Açgözlülüğün tohumlarından, imrenme yerini güvenle korunmaya,

İnsanı yukarı taşıyan güç olarak gördüğümüz iticililiği yerini hamd’a,

Sürükleme, gitme, yapma, tekrar etme yerini sabırla beklemeye,

Sanal refahla oyalanma yerini gerçek fukaralıkla şükretmeye bırakınca,

Belki de son yüz yıldaki en etkin içe çekilmeyi yakaladık.

Hala, bu dönem geçsin ve eskisi gibi durmaksızın, sınırsız, biteviye,

Gidelim, yiyelim, yapalım, edelim, ettikçe daha da edelim diyoruz,

Diyoruz emme,

Azıcık aşın ve kaygısız başın da ne olduğunu idrak ettik,

Ve nasıl ondört kollu devi yaratmış cüceler olduğumuzu da keşfettik.

●●●●○○○○●●●●

Gençliğe, güzelliğe, güce, yeniye, daha büyüğe ya da en küçüğe odaklanmış,

‘’DAHA’’ kırbacının ivmesine yaslanmış küresel değiş tokuş palavrasından,

Görünmez global virüs semptomlarının gerçekliğine indirgenince formül,

Bir bakkal alışverişindeki seyahatin uzunluğunu,

Köpeğimiz gezdirmenin dost paylaşım derinliğini,

Koruyucu maskenin çapını, soluk alıp vermenin enini boyunu idrakle,

‘’ Açgözlülüğümüzü’’ budadık da budadık, gıllicik kaldı zavallım.

Tüketin, tüketin, tüketin,

Gidin, gelin, bir daha, daha öteye gidin, bir daha gelin,

Yiyin, için, yapın, edin, tekrar tekrar yapın edin,

Kazanın, kazanın, harcayın, tekrar tekrar kazanın,

Asla yetinmeyin, usanmayın, bırakmayın, delice isteyin,

Tek bir hayat var, o’da şimdi, açın gözünüzü mottoları arasında yürürken,

Hayat eve, ev odaya, oda bedene sığınca anladık ki;

Biz oyalanırken, toptan ciddi bedel ödemişiz.

Pan-insan yaratmış açgözlülüğümüz, demi?

●●●●○○○○●●●●

Sevgili dostlar;

Her musibetin içindeki nasihatı almaktan öte öğreti,

Benliğe hakimiyeti farkına vardıran kavramadan öte nur,

Hata, kusur ve zaaflardan ders çıkarmaktan öte hasat yok.

Her insanın yaşam devamı sağlamak ve istediklerini elde etmek için,

Arzu, istek ve gayretle çaba göstermesi yolumuzun gereğidir.

İnsana varoluşunu, varlığını ve yaşamı hissettiren budur.

Bakın her etik öğretide, insanın arzu ve isteklerini gerçekleştirme gücü,

Sahip olduğu güce verdiği anlam, niyet ve nefsiyle sınırlanır.

Son bir yıldır yaşadığımız dünyanın her gününe uyandığımızda,

Aklımıza gelen ilk şeyler olan sağlık, özlem ve şükür üçgeninden,

Bundan sonraki yaşamımıza aktarmamız gereken en büyük çıktı,

Yaşamaktan çok yaşatmanın, tüketmekten çok paylaşmanın sihirine,

Kısacası insani sınırlarımızı genişletmenin asıl bileşenlerine vakfolmamızdır.

Bu dönemin bize farkettirdiği en önemli şey ise, açgözlülüğümüzün,

Bilgiye, bilmeye, keşfetmeye, öğrenmeye ve öğretmeye olması gerektiği,

Ve her ferdin aynı insani duyarlılık ve farkındalık donanıma sahip olmasını,

Ahlaki, adil ve süreklilik arzeden bir yolakla sağlamadığımız sürece,

Gizlenip, uzaklaşıp, korunmaktan öte seçeneğimiz kalmayacağıdır.

Kim olursak, gücümüz ne olursa, açgözlülüğümüz sınır tanımasa bile.

Yarın senaryo mutlak değişecek, bugünün kabusu yarının soytarısı olacak.

Şimdi evlerimizde oturup, zamanı durdurmuş, saygıyla dengeyi beklerken,

Zamanı, mekanı, imkanı, ihtiyacı nasıl sündürüp, açgözlülükle kaybettiğimizi,

Yeteri, kafiyi, lazımı, gerektiği kadarı daha iyi anladık.

Gördükk ki; kanaatin doyuramadığı hiçbirşey yokmuş dostlar…