‘Adana film Festivalini geliştirmek için Antalya Film Festivalini iyi izlemek gerek’

Adana film Festivalini geliştirmek için Antalya Film Festivalini iyi izlemek gerek. Festival Direktörü Elif Dağdeviren ile Artfullliving sitesinin röportajı…

Bu yıl 53’üncüsü gerçekleşecek Antalya Film Festivali 16 Ekim’de başlıyor. Türkiye’nin en önemli festivallerinden olan Uluslararası Antalya Film Festivali’nin başlamasına sayılı gün kala Festival Direktörü Elif Dağdeviren ile bu seneki festivalde bizi nelerin beklediğini konuştuk. 

elif-dagdeviren

53. Antalya Film Festivali hazırlıkları nasıl geçiyor, epey az kaldı başlamasına?

Çok az kaldı. Az kaldığı için de nasıl gittiğini artık tahayyül edemez durumdayız. Sadece çok yoğun gittiğini söyleyebilirim. Bir de festivalde -üçüncü senedir böyle oluyor- her şey son ana sıkışıyor. Biraz mecburiyetten ötürü aslında, çünkü filmler belli olduktan sonra program çıkıyor. Ama bunun da dışında hem yeni bir şeye başladığımız hem de Antalya’yı da sisteme oturttuğumuz için bu sene öyle oldu denebilir

Antalya’yı daha da işin içine alan bir festival düşünüyorsunuz bu sene galiba?

Evet. Belediye Başkanı Menderes Türel’in uluslararasına daha çok konumlandırdığı bir vizyon bu. Sinema şehri olması Antalya için çok doğru bir şey. Festivaller içinde bulundukları şehrin uluslararası markalaştırması için var olmuşlardır. Cannes gibi örneğin. Bu örneği vermeyi sevmiyorum aslında ama bazen en doğrusu klişeden gitmek. Cannes, bütün Fransa’nın festivali. Zaten merkezi de Paris’te. Bizim festivalin de merkezi İstanbul’da. Ama Paris üzerinden değil, Cannes’da büyüyor olay. Faydası da Cannes’a oluyor. Bizim de bunu sağlamamız lazım. Hem bu sektörün canlanması, hem dünyaya açılması, hem de Antalya’nın uluslararası bir marka olması açısından bu festival bir lokomotif.

Bunun için bu sene Festival Yolu diye bir projeniz de var… 

Evet. Hep şöyle bir laf vardır: “Festival şehre yayılmıyor” diye. Film festivali, yapısı gereği şehre yayılamaz. Mesela bienal olsa şehre yayılır ama sinema salonla kısıtlı bir şeydir. Sinema için gelenler de sinema salonlarının etrafına konuşlanır. “Festival neden şehre yayılmıyor?” diye kafa yoruyoruz biz de. Belki de festivali yeterince çekici hale getirmeyip insanlarla aralarına mesafe koyuyoruz. Öyleyse ya lojistik olarak şehir merkezine almak lazım ya da bizimki gibi festival alanı şehrin biraz dışındaysa, insanların oraya akması için sinema dışında da bir nedeni olması lazım. Biz de bi merkez yapalım, herkesin buluşma noktası o merkez olsun dedik. Dünyada bu böyledir çünkü. Otellerden çıkanların ortak bir buluşma alanı olur. Bizim şansımız otellerin arasında bir yürüme yolu olması. Biz oraya sinemayla ilgili, halkın da gelip vakit geçirebileceği kültürel etkinliklere ve söyleşilere katılabileceği, imza alabileceği bir ortam yaratabilirsek oraya gelen sinemaya da girer. Filmden çıkan orada vakit geçirip öbür filme girer. Yani bunu gerçekleştirirsek Antalya’ya filmi götürmeye çalışmaktansa Antalyalılar’a “Burada bunlar var gelin” diyebiliriz.

Festivali ulusaldan öte küresel bir boyuta taşıma hedefi iyice göze çarpıyor bu sene.

Kesinlikle. Eğer sinema sektörüne bir katkımız olsun istiyorsak, sinemanın dünyaya açılmasına aracı olmamız lazım. Antalya’ya bir katkısı olmasını istiyorsak, Antalya’nın sinema ikonu olarak dünyaya kendini anlatmasını sağlamamız lazım. Bütün bunlar da uluslararası olmaktan geçiyor. Uluslararası film festivali deyince, “yurt dışından 10-15 tane film getiririz, gösteririz, uluslararası oluruz” diye düşünülüyor. Mesele öyle değil. Önemli olan uluslararası sistemin içinde hem marka olarak hem de üretim olarak yer almak. Şimdi biz üretim olarak da konsantreyiz. Filmlerin ortak yapımcılar bulmasına, çekilebilmesine, çekilmiş filmlerin satılabilmesine, festivallere davet edilebilmesine… Bu tür şeylerin hepsine aracı olmak lazım.

Yazının devanını okumak için linke tıklayın.

http://www.artfulliving.com.tr/kultur-ve-yasam/antalya-film-festivalinde-halkin-sesi-duyulacak-i-8715

Antalya Film Festivali Sitesi

http://www.antalyaff.com