Koray Ariş : Genellikle kösele ile soyut anlayışta yapıtlar üreten heykelci. Ortaöğrenimini Adana Erkek Lisesi’nde tamamladı. 1963-68 arasında İstanbul Dev-let Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nde Hüseyin Gezer’in öğrencisi oldu. 1969’da devlet sınavını kazanıp burslu olarak İtalya’ya gitti. Roma Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam ederek Emillio Greco’nun derslerini izledi, heykel eğitiminin yanı sıra, mekân ve renk konularında çalıştı, televizyon filmleri için kostüm çizimleri yaptı. 1974’te Türkiye’ye döndü ve akademiye asistan olarak atandı. 1977’de bu görevinden aynlarak serbest çalışmaya başladı. http://sanatokuma.blogspot.com/p/koray-aris.html
Koray Ariş’in yeni sergisi ‘İçinde Yaşadığımız Deri’, Arter’de ziyaretçilerini bekliyor: Formların evrildiği dünya
Arter’de Koray Ariş’in “İçinde Yaşadığımız Deri” başlıklı kişisel sergisi dün açıldı. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği sergi, sanatçının farklı dönemlere ve serilerine ait heykellerini, atölyesindeki üretim süreçlerini belgeleyen nesneler ve malzemelerle mekâna özgü bir kurgu içinde bir araya getiriyor.
Ariş’in bu yıl dahil farklı dönemlerde ürettiği 300’den fazla eser yer alıyor. İkinci kattaki galerinin hemen her yerinde sanatçının irili ufaklı eserlerine rastlıyorsunuz. Kimisi soyut figürler, kimi insan bedeni, baş heykelleri.
Bir de kendi yaşamından minnet duyduğu iki araç: Birisi Çatalca’daki atölyesine çevreden getirdiği, her biri sanat eserine dönüşecek taşları taşımakta kullandığı el arabası. Diğeriyse çocukluğunun birer nostaljik öğesi olarak küçükken sürdüğü bisikleti. Onların hemen yanındaki maskeler ise serginin görülmeye değer kısımlarından birisi. Ariş’in yaşamını 10 yıllara bölünmüş bir şekilde anlatan odayı ise es geçmemekte yarar var.
ALMODOVAR’IN FİLMİNDEN
Ariş’in sergi önizlemesinde yaptığı konuşmada belirttiği üzere, anlatması zor bir sergi ancak gördüğünüzde sizi etkiliyor. Adını Pedro Almodovar’ın filminden alan “İçinde Yaşadığımız Deri”, doğal ve yapay olanın iç içe geçtiği, farklı süreçlerin kesiştiği, malzemelerin birbirine eklemlendiği ve formların evrildiği bir dünyanın kapılarını açıyor. Sergiyi meydana getiren erken dönem figüratif temsiller ve büstler, soyut kafalar, hayvanileşen/taşlaşan yüzler, kemikleşen taşlar, ağaçlaşan/ kabuklaşan figürler, gövdeleşen/sırtlaşan rölyefler, figürasyondan soyunarak ortaya çıkan bu formların tümü, “heykel” ismini verdiğimiz nesneye ve heykel yapma faaliyetine alışılmış tanımların ötesinde bir yaklaşım öneriyor.
KİTAP YAYIMLANACAK
Sergiyi takiben, Selen Ansen, Francesco Albano, Sevinç Çalhanoğlu, Necmi Sönmez ve Yaşam Şaşmazer’in kaleme aldıkları yeni metinlerin yanı sıra Ali Akay ve Antonio Antonio Del Guercio’nun sanatçının üretiminin farklı katmanlarına odaklanan arşivsel yazılarına yer veren bir de kitap yayımlanacak. Emre Çıkınoğlu’nun tasarımını üstlendiği kitap, Hadiye Cangökçe ve flufoto’nun (Barış Aras ve Elif Çakırlar) çektiği fotoğraflarla serginin görsel bir kaydını da tutacak.