Adana’ya sanat yakışıyor – Zeynep Oral

Zeynep Oral

Şu an Türkiye’nin her yeri gibi Adana da 31 Mart seçimlerine bağlanmış durumda… Ama buradaki yarış birçok yerin aksine takım tutar gibi değil de insan odaklı, bundan önce yapılan bundan sonra yapılacak olanın ipucudur anlayışına endeksli…


Durum böyle olunca Adana’da iki gün içinde konuştuğum her 10 kişiden sekizi Zeydan Başkan diyor başka bir şey demiyor. Sadece ilk adını kullanması; her kesime, o “bizden biri” samimiyetini yerleştirmiş… Afişlerdeki en popüler slogan ise “Zeydan, Adana gibi Başkan”…
Zeydan Karalar, Adana’nın Seyhan ilçe belediye başkanı. Şimdi Adana Büyükşehir Belediyesi başkan adayı. Seyhan’daki mucizevi değişimi ve gelişimi tüm Adana’ya yaymaya kararlı. Beş yıldır Seyhan’da gerçekleştirdikleri, Adana’yı “uçuracağına” inandırmış konuştuklarımın çoğunu…
Adana’ya seçim öncesi nabız yoklamaya gitmedim. Yörenin, geleneksel mimarinin tüm özelliklerini taşıyan 200 yıllık bir konağın, Ekmekçi Halil Bey konağının, restore edilip, bugünün gereksinimlerini karşılayacak biçimde “Yazarlar Evi” olarak küllerinden yeniden doğuşuna tanıklık etmek ve açılışını yapmak üzere gittim.

Bir mücevher
Şu yukarıda bir çırpıda söyleyiverdiğim “restorasyon ve Yazarlar Evi olarak açılış” olayı beş yıllık amansız bir çalışma, emek, bilgi, birikim ve yetenek, olağanüstü bir organizasyon ve güç birliği ile gerçekleşti… Çukurova Sanat Girişimi öncülüğünde projelendirilen, Seyhan Belediyesince restore edilen böyle 12 tarihi eser var o çevrede…
Konağın son sakinlerinden Hülya Başak Ekmekçi’nin aile yadigârı “Ev yıkılmasın, apartman olmasın” tutkusuyla, Çukurova Sanat Girişimi kurucusu yöneticisi dinamosu Çetin Yiğenoğlu’nun Yazarlar Evi rüyası birleşince ortaya çıkan sonuç adeta bir mücevher. Aynı anda 4 yazarı/sanatçıyı ağırlayabilecek kapasitedeki taş yapı, çiçekli avlusu, ahşap doğramaları ve bezemeleriyle çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapabilecek toplantı salonuyla bir kültür merkezi işlevi görecek…
Günümüzde sanat ve kültürün horlandığı, “tehlikeli-sakıncalı-belalı” bulunduğu, karşı devrime alet edildiği, özgür ve eleştirel düşünen yazarların sanatçıların yok sayıldığı, cehaletin yüceltildiği bir ortamda, iki gün içinde en çok “Adana’ya sanat yaraşır” sözünü duymak, inanın insanın içini rahatlatıyordu.

Yazının devamını okumak için tıklayın