Ahmet Tulgar, Aynalı Pasaj… Geleceğe yalnızca ölüm kalır…

Sadece ânı, şimdiyi düşünerek; geçmişten ders almayıp geçmişten gelen, gelebilmiş canlılığa karşı hiçbir ahlâki sorumluluk taşımayan, dahası minnet duymayan, geleceğe de eylemlerinin etki ve sonuçlarını dikkate alarak bakmayan, böylelikle geleceğin canlı kuşaklarına karşı da ahlâki bir sorumluluk hissi taşımayan, kapitalist sınıfa has bu senkronik egoizmle bir yere gidilemez.

Avrupa yanıyor, daha doğrusu dünya yanıyor, yanacak böyle giderse…

Bu yılın Haziran ve Temmuz aylarında da Avrupa’nın görece serin kuzey bölgeleri de dahil birçok yeri orman yangınlarıyla kavruldu, ağaçlar, canlılar öldü. Araştırmalar Avrupa’nın 35 ülkesinde yangınların öldürdüğü orman alanlarının 2019’da 450.250 hektarken, 2020’de 787.130 hektara yükselmiş olduğunu ortaya koyuyor.  Son iki yılda ise bu rakamlar büyümeye devam etti ve orman yangınlarının verdiği zarar yüzde 75 arttı.

Türkiye’nin durumu da ortada. Okuduklarıma göre Chaucer Araştırma’nın yayınladığı rakamlara Türkiye’deki orman yangınları dahil edilmemiş.

Orman yangınlarındaki artışın temel sebebinin iklim krizi (iklim ısınması) olduğu biliminsanları tarafından kanıtlandı ve ekoloji hareketi bu konuyu gündemde tutmaya çalışıyor.

Ama ne fayda…

Bu yüzden ben hâlâ birkaç yıl önce ürettiğim senkronik egoizm (eşzamanlı bencillik) kavramını inatla kullanacağım burada da..

Sermayenin (ya da kapitalist sınıfın) yeryüzünün geneline yayılmış ve kapitalist sistemin doğasından gelen zihniyeti olarak senkronik egoizm.

Her ne kadar doğa, eğer Micheal Hardt ve Antonio Negri’nin ortak zenginlik kavramını daha da yayarsak, sadece insanlığın değil bütün canlılığın ortak zenginliğiyse, kapitalistler bu ortak zenginliğimize kâr maksimizasyonu peşindeki hırslarıyla, geleceği asla düşünmeden, geçmişe karşı da hiçbir ahlâki sorumluluk duymadan, sadece şimdide, o anda, şu anda edecekleri kârı göz önünde bulundurarak acımasızca saldırırlar. Kapitalizm, senkronik egoizm dışında bir zihniyetle işlemez, işleyemez, işlemeyecektir.

Senkronik egoizm, canlılığın ortak zenginliğini talan eder, yağmalarken, canlılığın önündeki büyük tehlike palyatif pansuman tedavileri ile ortadan kaldırılamaz.

Orman yangınları ekolojik krizin en vahim sonucu.

Son yıllarda ekoloji hareketinin iyi niyetle ortaya attığı sürdürülebilirlikkavramı, kapitalist sınıf için sadece talanı, yağmayı sürdürebilme imkânlarının toplamıdır ve bunu da ancak otoriteryen politik formasyonlarla yapabileceğinin farkındadır ve siyaseti de böyle yönlendirir. (Bakınız aşama aşama: Turgut Özal’ın 1979’da başbakanlık müsteşarlığına getirilişi, hazırladığı ve sonradan 24 Ocak kararları olarak tarihe geçecek ekonomik istikrar programının 24 Ocak 1980’de açıklanıp yürürlüğe konması, 12 Eylül 1980 askeri darbesi, 1983’te Özal’ın ANAP’ının ilk genel seçimleri kazanıp hükümeti kurması…)

Kapitalizm, sürdürülebilir değildir, kendi senkronik egoizmindealternatifsizliğinden doğan dev iştahıyla dünyayı ve canlılığı imha etmektedir.

Başından beri doğaya ve canlılığa saldıran kapitalist sistemin imha güdüsü ve zorunluluğu, 1980’lerin başından beri hızla ivme kazanmıştır. Ânışimdiyi sadece kâr üzerinden yaşayabilen bu sistem, bu güdüsüyle geleceğe yalnızca ölümü bırakmaktadır.

Burjuva iktisatçısı Milton Friedman’ın 1970’lerin ikinci yarısında geliştirdiği ve bunun için de ekonomi dalında Nobel Ödülü (vay be) aldığı monetarizm’in (parasalcılık’ın), birkaç yıl sonra dünya kapitalizminin o dönemki yürütücü politik figürleri Reagan ve Thatcher tarafından ülkelerine kapitalizmin yeni perspektifi olarak dayatılmasıyla ve bu doğrultuda halkların zararına ama kapitalistlerin ve onların siyasi işbirlikçilerinin faydasına bütün kamusal zenginliklerin özelleştirilmesiyle ve toplumsal hayatın bütününün pazarın, piyasanın hükmüne devredilmesiyle başlayan neoliberalizm sürecinin geldiği bu aşamada, işte artık dünyadaki canlılık olarak yanıyoruz, boğuluyoruz.

Sadece ânışimdiyi düşünerek; geçmişten ders almayıp geçmişten gelen, gelebilmiş canlılığa karşı hiçbir ahlâki sorumluluk taşımayan, dahası minnet duymayan, geleceğe de eylemlerinin etki ve sonuçlarını dikkate alarak bakmayan, böylelikle geleceğin canlı kuşaklarına karşı da ahlâki bir sorumluluk hissi taşımayan, kapitalist sınıfa has bu senkronik egoizmle bir yere gidilemez.

Sosyalizm, bir kez daha tüm canlılığın bilimsel ve ahlâki kurtuluş perspektifi olarak ışıldıyor.

SAFE Kenya

Kuraklık ve S.A.F.E Kenya örneği

Tabii, dünya Avrupa ve ABD’den ibaret değil ama oralardaki iktisadi ve siyasi gelişmeler tüm dünya ülkelerini etkiliyor. Nihayetinde dünyanın çok büyük bir parçası hâlâ bu iki merkez tarafından sömürülüyor.

Bitki, hayvan ve insan zenginliği yüzyıllardır Avrupa ve ABD tarafından talan edilen Afrika anavatanımızda (evrimsel gerçekliğimizdir) kuraklık bu yıl yine büyük bir trajediye yol açıyor ve uluslararası ajanslar Afrika olunca ölümcül kuraklık haberlerini yine vakayı adiyeden görüyor ve gündeme almıyor.

https://www.gazeteduvar.com.tr/aynali-pasaj-gelecege-yalnizca-olum-kalir-makale-1574403