Altan Öymen’den ’01 Adana’ kitabının hikayesi

Cumhuriyet yazarı Altan Öymen ile Cumhuriyet çizeri Tan Oral’ın, 1981 yazında Çukurova’ya yaptıkları seyahat sonrası gazetede yayımlanan yazı dizisi, tam 36 yıl sonra kitaplaştırıldı. ‘01 Adana’ başlığıyla yola çıkan, ‘33 Mersin’ ve ‘?İskenderun’ olarak devam eden dizi, 11 gün sürmüştü. Bu aslında, darbe sonrası günlerde susturulmuş bir gazetecinin, yasaklardan sıyrılarak nefes alma çabasının hikâyesi. ‘01 Adana’yı Altan Öymen’den dinledik.

1981’de kaleme aldığınız Adana, Mersin ve İskenderun notlarınızı, 36 yıl sonra kitaplaştırmaya karar vermeniz nasıl oldu?
Geçen kasım ayında, Adana’da, 2. Çukurova Karikatür Festivali yapıldı. Tan Oral, festival yarışmasında jüri üyesiydi. Beni de Adana’yla ilgili yazı dizimiz nedeniyle davet ettiler ve orada ‘Acılı Adana’ isimli bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşi sonrası, “Bu yazı dizisini kitap yapmıyor musunuz?” diye bir soru geldi. Yapılır mı yapılmaz mı diye düşünürken Adana Kitap Fuarı vesilesiyle Doğan Kitap ilgilendi ve kısa sürede kitaplaştırıldı.

Peki ta 1981’de, politik yazılar yazan Altan Öymen ile çizer Tan Oral’ı Adana yollarına düşüren neydi?
1980 müdahalesi sonrası askeri yönetim var. Ben de feshedilen meclisteki milletvekillerinden biriydim. Aynı zamanda da CHP’nin genel sekreter yardımcısıydım. Yönetimdeki görevimiz nedeniyle siyasi yasaklıydık. Bazılarımızı içeri attılar, Ecevit’i Hamzakoy’a götürdüler. Çoğu insan eski mesleğine dönmeye başladı. Ben de gazeteciliğe döndüm ve Cumhuriyet’te yazmaya başladım. Zaten milletvekilliğim öncesinde de Cumhuriyet’teydim. İyi kötü politika yazılabiliyordu. Bu böyle bir süre devam ettikten sonra günün birinde “Eski politikacıların Türkiye’nin geçmişi, geleceği ile ilgili yazmaları, beyanat vermeleri, fikir açıklamaları yasaktır” dendi. Bu en başta Arayış dergisini çıkaran Ecevit’i hedef alıyordu. E ne yapacağız? Gazeteden, “Madem öyle, politika dışı bir şeyler yapalım” dediler. Vilayetleri tanıtan bir dizi hazırlamaya karar verdik. Ben yazacağım, resimleri de Tan Oral çizecekti.

Fotoğraf yerine çizim kullanmayı tercih etmişsiniz. Neden?
Ofset yoktu o zamanlar. Pek çok kişi hatırlamaz, rotatif baskı yapılıyor. Siyah-beyaz resim basılabiliyor ancak ve iyi sonuç vermiyor. Ama Tan Oral da müthiş bir karikatürist, meseleleri müthiş anlatıyor. Örneğin kitapta pamuğun nasıl üretildiğine dair bir dizi çizimi var. Fotoğrafla anlatamayacağınız gibi.

Neden Adana’dan başlandı diziye? Alfabetik olarak ilk sırada olduğu için mi, yoksa o zaman da atılım halindeki bir il olarak ülkenin dikkat çeken bir bölgesi miydi?
Adana o vakit de ekonomik olarak dikkat çekiyordu ama tabii 01 Adana olduğu için oradan başladık. Bu yasaklar devam etseydi Zonguldak’a kadar da sürdürebilirdik. Çok şükür yasaklar fazla uzun sürmedi ve demokrasiye geçiş süreci başladı. Biz de siyaset yazar hale geldik. Ama gezi sırasında, bu röportajları her zaman yapmak gerektiği izlenimini edindim. Sadece siyaseten yasaklı zamanlarda değil, siyasetin olduğu zamanlarda da Türkiye’nin illerine gitmek lazım. Özellikle yerel seçim öncesinde herkes bir vaatte bulunuyor. Bu kişilerin portreleri yazılmalı, araştırılmalı. Şu ağaç kesilecek mi kesilmeyecek mi? İnsanlar söz sahibi olmalı. Sadece o şehirde yaşayanların değil, başkalarının da bilmesi lazım. Demokrasinin gereklerinden biri bu. Yoksa, Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olursunuz. Bir de insanlar birbirini tanıdıkça, düşman olmak için sebep bulamazlar. Tanımayınca önyargılar, ırkçılık ortaya çıkıyor.

yazının devamını okumak için linke tıklayın

http://www.hurriyet.com.tr/yasaklar-surseydi-yazi-dizisine-zonguldaka-kadar-devam-edebilirdik-40699841

kitap ile ilgili cnn afiş tv programının videosunu izlemek için tıklayın