Aydın Sihay, Öyle bir geçer zaman

Şaşıp kalırsın
Büyüksaat civarı.
Güneşin hışımla Adana’yı kavurduğu bir günün öğleden sonrası.
Geçmiş yıllarda civar köylerden, kasabalardan ve komşu kentlerden gelenlerin konakladığı ve yapıldığı zamana göre çağdaş bir yapı olan ama şimdi yalnızlığına terkedilen adı gibi lüks ”LÜKS OTEL’in kuzeyindeki geçitten girince beni dört adam, dört masa ve sandalyeler karşılıyor.
Yüzündeki derin çizgilerden hayatın acımasızca yıprattığı, elinde yarısı içilmiş çay bardağı, dalgınca etrafı izleyen sırtı dönük olana yaklaşıp selam veriyorum. ”Neler yapıyorsunuz, nasıl geçiyor zaman?”
Çayından bir yudum alıyor ve gülümseyerek ”Zaman öldürüyorum” diyor.
Gözlerim oturduğu masanın altına kayınca dehşetle irkiliyorum.
”Öldürülmüş zamanlar” masanın altında üst üste yığılı duruyor.
Diğer masadaki iki kişi tükenmeyen memleket meselelerini konuşuyor.
Dördüncü kişi ise kayıtsızca.onları dinliyor.
Çaycı gelip boşalan bardakları alıyor yenilerini önlerine koyuyor.
Eller aynı anda kaşıklara uzanıyor ve çaylar karıştırılıyor.
…VE ZAMAN BİR ÇAY İÇİMİ DAHA ÖLDÜRÜLÜYOR.
Aydın Sihay
Adana / Büyüksaat civarı / Lüks Otel
Eylül’den bir gün