Bu hafta ne izlesek diyenlere: 7 yeni film vizyona girdi

Vizyona giren filmlerin 3’ü yerli, 4’ü yabancı

Türkiye’deki sinema salonlarında bu hafta 3’ü yerli, 7 film vizyona girdi.

İşte izleyicilerin karşısına çıkacak olan o filmler :

“Cebimdeki Yabancı” 

Yedi eski arkadaş akşam yemeğinde bir araya gelir ve yemek boyunca bir oyun oynamaya karar verir. Herkes telefonlarını masaya koyacak, telefona gelen her mesaj ve bildirim yüksek sesle okunacaktır. Zaman ilerledikçe yeni sırlar ortaya çıkar, ilişki dengeleri altüst olur. Cebimdeki Yabancı’da çok yakın dostlar, aslında mükemmel yabancılar olduklarını keşfeder. Dünyaca ünlü yönetmen Ferzan Özpetek’in yapımcıları arasında yer aldığı filmin yönetmenliğini Serra Yılmaz, senaristliğini ise Murat Dişli üstleniyor. Başrollerini Belçim Bilgin, Buğra Gülsoy, Çağlar Çorumlu, Leyla Lydia Tuğutlu, Serkan Altınorak, Şebnem Bozoklu ve Şükrü Özyıldız’ın paylaştığı film seyirciyi sürprizi hiç bitmeyen bir hikâyeye davet ediyor.

 

“Cin Çeşmesi”

Raziye ve Kanber, sevdikleri insanlarla evlendirilmeyince yaşadıkları köydeki herkesi lanetlemiştir. Bunu da insan kılığına girme yeteneğine sahip tek cin kabilesi olan Kulyas cinleriyle anlaşarak başarmışlardır. Yıllarca bitmeyecek olan bu lanet 5 yılda bir kurban verilmesini gerektirecek, köyden birçok insanın ölmesine neden olacaktır.

 

“Paramparça”

Fatih Akın’ın Altın Küre ödüllü filmi “Paramparça”, eşini ve çocuğunu Almanya’nın Hamburg kentinde yaşanan terör saldırısında kaybeden bir kadının bireysel adalet arayışını anlatıyor. Fatih Akın’ın yazıp yönettiği filmin başrollerinde Diane Kruger, Numan Acar ve Ulrich Tukur yer alıyor. Film Diane Kruger’e Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırdı.

“Babasının Kızı”

Finlandiya’daki bir Türk babanın tek başına büyüttüğü kızı Melis’in babasından uzaklara, İstanbul’daki babaannesinin yanına gitmesi anlatılır. Durumları Melis’in perspektifinden izlediğimiz Babasının Kızı‘nda, kuşaktan kuşağa  “manipülatif, baskıcı ve dominant”  bir anlayışın hâkim olduğu ve bu sebeple ailelerde uzaklaşıldığı vurgulanır.

 

“Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri”

Martin Mcdonagh’ın üçüncü uzun metraj filmi, kara mizah türündeki filmi Three Billboards Outside Ebbing, Missouri, kızının cinayetini aydınlatmak isteyen bir anneyi temel alıyor. Kızının cinayet davasında bir suçlu bulunmadan aylar geçtikten sonra, Mildred Hayes cesur bir hamle yapar. Kentin saygıdeğer polis şefi William Willoughby’ye yöneltilen tartışmalı bir mesajla kentin ücra bir yolunda üç adet billboard kiralar. Şiddet eğilimli, çocuksu bir annenin çocuğu olan, şefin sağ kolu Dixon’ın adı olaya karıştığında, acılı anne ile güvenlik güçleri arasındaki savaş daha da şiddetlenecektir.

 

“Foxtrot”

“Lübnan” adlı filmiyle uluslararası düzeyde tanınırlık kazanan Samuel Maoz’un ikinci filmi “Foxtrot”, askerde olan oğulları ile onun akıbetiyle ilgili endişe duyan ailesinin hikayesini anlatıyor. İsrail, Almanya ve Fransa ortak yapımı filmin başrollerinde Lior Ashkenazi, Sarah Adler, Yonaton Shiray oynuyor.

Michael Feldmann ve Daphna Feldmann sorunlarını içlerine gömmüş ancak pek de işlevsel olmayan bir ilişkiye sahip bir çifttir. Küçük kızları Alma ve büyük oğulları Jonathan da bu ailenin işlevsizliğinin sessiz tanıkları haline gelmiştir. Sorunların üstü kapatılarak sürüp giden bu düzen günün birinde paramparça olur. Jonathan’ın askerlik yaptığı izole bölgede bir sorun olmuştur. İşin içine yardıma koşan akrabalar, olayı sessizce kapatmaya çalışan ordu yetkilileri de karışınca, çiftin ilişkisinde üstü örtülen bütün sorunlar su yüzüne çıkmaya başlar.

 

“En karanlık saat”

Joe Wright’ın yönetmenliğini üstlendiği film, İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Winston Churchill’in, Hitler’in ordusuna karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor.

Churchill, hayatının belki de en büyük sınavından geçecektir. Hayatında zor ve geri dönüşü olmayan ikilemlerden birini yaşar. Ya Nazi Almanyası ile barışçıl bir antlaşma yolu bulmaya çalışmalıdır ya da milletinin bağımsızlığı ve idealleri için Nazilerin karşısında sımsıkı durmalıdır. Durdurulamaz Nazi güçleri Batı Avrupa’da ilerlerken ve istila tehditi kapıdayken, bir yanda şüpheci bir Kral, bir yanda da kendisi karşıtı planlar yapan partisi varken Churchill bu zor zamanlarda dik durmalı, bir ulusu ayağa kaldırmalı ve dünya tarihinin ilerleyişini değiştirmelidir.

Kaynak: t24.com.tr