ÇDSO Sezon Açılış Konseri / Taşar Erkol

 

 

SEZON AÇILIŞ PROGRAMI

Konser Tarihi: 04 Ekim 2024

Konser Saati​​: 20:00

Konser Salonu: ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU

 

KONSER PROGRAMI

F. CHOPİN​​: Piyano Konçertosu No: 1

W. A. MOZART: Senfoni No: 40

 

Şef​​​: ENDER SAKPINAR

Solist​​​: GÖKHAN AYBULUS             ​​“piyano”

 

ENDER SAKPINAR

Doğum tarihi ve yeri: 1956, Ankara​​

Müzisyen, besteci, orkestra şefi

Sanatçı bir aileden gelen Sakpınar, 1978 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Kompozisyon Bölümü’nden Prof. Ercivan Saydam’ın öğrencisi olarak mezun oldu.

Aynı yıl gittiği Fransa’da “École normale de musique de Paris” te yüksek armoni, kontrpuan ve füg dallarında eğitim görerek diploma aldı.  

1982 yılında Fransız hükûmetinden burs alan sanatçı, aynı okulun orkestra şefliği bölümünü bitirip, Paris’teki “Rueil-Malmaison Konservatuvarı” nda orkestra şefliği çalışmalarıyla “Vermeil Madalyası” kazandı.

İtalya ve Fransa’da yaptığı staj ve seminerlerde Pierre Dervaux, Franco Ferrara ve Carlo Maria Giulini gibi ünlü şeflerle birlikte çalışma olanağı buldu. Ender Sakpınar, Pasdeloup Senfoni Orkestrası’nda asistanlık yaptı.

Fransa Kültür ve Dışişleri Bakanlığının desteğiyle “Ensemble International de Paris” orkestrasını kurdu.  

Fransa, İtalya, İsveç, Malta ve Türkiye’de festivallere katılarak, Venedik’te yapılan “Omaggio a Venezia” festivalinin açılış konserlerini de yönetti,  Rai 3 TV’de canlı yayınlandı. 1987 yılında Türkiye’ye döndü. 1987-2014 yılları arasında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası şefliğini yaptı.

Stocholm Halk Operası, Berlin Oda Orkestrası, Venedik Oda Orkestrası, Sicilya Senfoni Orkestrası, Monterrey Senfoni Orkestrası, Taranto Senfoni Orkestrası, Atina Senfoni Orkestrası gibi topluluklarda konserler veren, İzmir’de 14 kadın sanatçının bir araya gelmesiyle kurulan “Çağdaş Kadınlar Oda Orkestrası” nın genel müzik yönetmenliğini yapmakta olan sanatçı, 1996 yılında İzmir’de “Ege Senfoni Orkestrası” nı ve 1999 yılında da “Enka Sinfonietta” topluluğunu kurdu.

Sakpınar 2004 yılından beri Eskişehir Büyükşehir Belediye Senfoni Orkestrası danışmanlığı görevini yürütmektedir ve 2014 yılından itibaren İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın Baş Şefidir.

 

GÖKHAN AYBULUS

Doğum tarihi ve yeri: 1982, Eskişehir

Müzik eğitimine Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Prof. Zöhrab Adıgüzelzade ile başlamıştır.

2000 yılında Moskova Çaykovski Devlet Konservaturı’nda Prof. Naum Shtarkman’ın sınıfına kabul edilmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini 2006 yılında Naum Shtarkman ile tamamlayan Aybulus, çalışmalarını 2009 yılında Prof. Sergei Dorensky ile aynı okulda Sn. Lale Tara’ nın özel bursuyla doktora düzeyinde tamamlamıştır.

Ulusal ve uluslararası birçok yarışmada dereceler alan sanatçı, Rusya’daki eğitimi süresince Mikhail Voskresensky, Ruvim Ostrovsky, Pavel Nersesian, Nikolai Lugansky, Andrey Pisarev ve Nina Kogan ile çalışmıştır.

Uluslararası Carniola Müzik Festivali (Slovenya), Bruckner Müzik Festivali (Avusturya), Bella Pais (KKTC), İstanbul Müzik Festivali gibi festivallerin yanı sıra Amerika, Rusya, Ukrayna, Slovenya, Avusturya, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa, İsrail, Bulgaristan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Azerbaycan ve Çin gibi birçok ülkede konserler vermiştir. 2012 yılında Rengim Gökmen’in yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile Çin’in Pekin, Xi’an, Guangzhou, Shenzhen şehirlerinde gerçekleşen ve dört konserden oluşan turnede solist olarak yer almıştır. Aybulus, Brucknerhaus, Philharmonie Essen, Viyana Konzerthaus, Berlin Konzerthaus, Çaykovski Konservatuvarı Büyük Salonu, Pekin Ulusal Gösteri Merkezi (NCPA),  Xinghai Concert Hall, Shenzhen Concert Hall, Maribor Union Hall, Saraybosna Ulusal Tiyatrosu ve Vijećnica, Albert Long Hall, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu gibi dünyanın ve ülkemizin önde gelen salonlarında konserler vermiştir.

Naum Shtarkman, Nikolay Lugansky, Dora Schwarzberg, Natalia Gutman, Daniel Hope, Alexander Buzlov, Roman Simovich ve Alexander Kagan gibi dünyaca ünlü sanatçılarla konserler vererek büyük beğeni toplamıştır.

Aybulus, 2013 yılında Anadolu Üniversitesi tarafından “Sanat Teşvik Ödülü”, 2014 yılında Eskişehir Yunus Emre Rotary Kulübü tarafından “Meslek Hizmetleri Ödülü” ve 2017 yılında 7. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri kapsamında “Yılın Piyanisti” ödülüne layık görülmüştür.

2012 yılında doçentlik unvanını alan Gökhan Aybulus,  2010 – 2023 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde çalışmış, 2023 yılında Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne Profesör olarak atanmıştır. Bunun yanında yurt içi ve yurt dışında solo resitaller ve oda müziği konserleri veren sanatçı, ülkemizdeki ve yurt dışındaki orkestralara solist olarak davet edilmektedir.

 

FREDERİC FRANÇOİS CHOPİN

Doğum tarihi ve yeri: 1 Mart 1810, Zelazowa-Wola, Polonya

Doğum adı​​: Fryderyk Franciszek Chopin Szopen, (Szopę ya da Choppen şeklinde de yazılır.)

Ölüm tarihi ve yeri: 17 Ekim 1849, Paris, Fransa

Polonyalı piyanist ve besteci.

Romantik dönemde yaşamış olup genellikle piyano için eserler yazmıştır. Çağdaşlarına göre “oldukça farklı bir profesyonel teknikle ve şiirsel zekâ gerektiren çalışmalar” yaptığı için dünya çapında ün kazanmıştır. Chopin o zamanlar Varşova Dukalığına bağlı olan Varşova’da doğdu ve büyüdü. Doğumundan 5 yıl sonra yani 1815’te Varşova, Polonya Birliği’ne bağlandı. Bir harika çocuk olarak müzik eğitimini Varşova’da tamamlamış ve yine ilk bestelerini de bu şehirde vermiştir. Kasım 1830 İsyanı’ndan önce Polonya’dan ayrıldı.

21 yaşında Paris’e yerleşti. Burada yaşadığı 19 yıl boyunca sadece 30 açık hava konseri vermiş olup daha çok kapalı mekanlarda ve az sayıda seyirci önünde performansını sergilemeyi tercih etmiştir. Geçimini kendi yaptığı besteleri satarak ve özel piyano dersleri vererek kazanmıştır. Onun piyano dersi oldukça rağbet gören bir uğraştı.

Chopin, kendisi gibi besteci olan Franz Liszt ile tanıştı ve ardından Liszt’in çağdaşlarından etkilendi. 1835 yılında Fransız vatandaşlığını aldı.

Son yıllarında bir hayranı olan Jane Stirling tarafından parasal destek almıştır. Stirling onu daha sonra 1848 yılında İskoçya’ya götürmüştür.

Hayatı boyunca çeşitli sağlık sorunlarından mustaripti. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle beraber verem üstünde durulmaktadır​​​​

Chopin’in bütün besteleri piyano içermektedir. Büyük bölümü solo piyano olmakla beraber, iki piyano konçertosu, birkaç oda müziği ve Lehçe şarkılar yazmıştır. Tuş takımı kendine özgü olmakla birlikte teknik açıdan zahmetli bulunur. Kendi performansları oldukça nüans ve dokunaklı olarak kayıtlara geçmiştir. Enstrümantal ballad konsepti Chopin tarafından icat edilmiştir.

Önemli piyano çalışmaları arasında mazurkalar, valsler, nocturnelar, polonezler, etütler, impromptular, prelüdler, sonatlar vardır. Bazıları ancak Chopin öldükten sonra yayınlanmıştır. Besteleme stilinde Polonya halk müziği, Bach, Mozart ve Schubert’in klasik etkileri ile etkisini gösterir. Tarz, müzikal form ve armonideki yenilikler ile milliyetçilikle olan ilişkisi hem Romantik dönem boyunca hem de sonrasında etkisini göstermiştir.

Chopin’in müziği, müzik piyasasındaki konumu, politik ayaklanmalarla olan ilişkisi, hayat aşkı ve erken ölümü, onu Romantik çağın önde gelen figürlerinden birisi yapmıştır. Besteleri hâlâ popüler olarak kullanılmakla beraber, birçok film ve biyografinin de konusu olmuştur.

Fryderyk doğduktan 6 ay sonra, Ekim 1810’da aile Varşova’ya taşınır ve baba Nicolas Chopin Varşova Lisesinde Fransızca öğretmenliğine başlar. Fryderyk ailesi ile Varşova Lisesinin binasının bulunduğu Sakson Sarayı’nda ailesi ile yaşamaya başlar. Baba flüt ve keman çalarken, annesi piyano çalardı ve Chopin’in daha sonra kalacağı evde öğrencilerine ders verirdi. Chopin’in narin bir yapısı vardı, hatta çocuklukta çeşitli hastalıklara karşı çok hassastı.

Fryderyk bizzat annesinden piyano eğitimi almış olabilir fakat onun profesyonel müzik hocası 1816 – 1821 arasında Çek piyanist Wojciech Żywny’ti. Ablası Ludwika da sıklıkla Żywny’den ders aldı ve kardeşi ile birçok düet yaptılar. Harika çocuk olduğu, o yıllarda anlaşılmaya başlandı. Henüz 7 yaşındayken açık hava konserleri vermeye başlayan Chopin, yine 1817 yılında biri sol minör diğeri si bemol majör olmak üzere iki polonez bestelemiştir. 1821’de yayınlanan sonraki la bemol major’den oluşan bir polonez, hocası Żywny’ye adanmış olmasının yanı sıra Chopin’in günümüze ulaşabilen en eski el yazmasıdır.

1817’de Sakson Sarayı’na Varşova’nın Rus valisi tarafından askeri amaçlar gerek gösterilerek el kondu ve Varşova Lisesi bunun üzerine şu anda Varşova Üniversitesinin rektörlük binası olarak kullanılmakta olan Kazimiers Sarayı’na taşındı. Bunun üzerine Fryderyk ve ailesi de bu yeni binaya taşındılar. Fryderyk Dük için piyano çalardı ve onun adına marş da yazmıştır. Polonyalı şair Julian Ursyn Niemcewicz “Nasze Przebiegi” (“Bizim Söylevlerimiz”, 1818) adlı dramatik eglog’unda “küçük Chopin”in popülerliğini doğruluyordu.

Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkâr fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir insandı. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkânları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritimlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.

Beethoven’ın öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana’da kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Paris’e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa’nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi.

Chopin’in yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle açıkça selamlıyordu:

“Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu unvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır”.

PİYANO KONÇERTOSU No: 1Op. 11​​Mi minör

Bestelendiği tarih: 1830

İlk Seslendirme: 12 Ekim 1830, Polonya’nın Varşova kentindeki Teatr Narodowy’de (Ulusal Tiyatro),​​​   bestecinin solist olarak Polonya’dan ayrılmadan önce verdiği “veda”​​​​​   konserlerinden birinde…

Adanılan kişi​​: Friedrich Kalkbrenner

Frédéric Chopin’in 1830’da yirmi yaşındayken yazdığı bir piyano konçertosudur. Bu, Chopin’in yayınlanan iki piyano konçertosundan ilkiydi ve bu nedenle, daha sonra Piyano olarak basılacak olanın galasından hemen sonra yazılmış olmasına rağmen, yayınlandığı sırada “No:1” Piyano Konçertosu adı verilmiştir. Gerçekte, 2 numaralı piyano konçertosunun bestelenmesi daha önce tamamlanmıştır.

Konçerto solo piyano , flüt çiftleri , obua , klarnet ve fagot , dört korno , iki trompet , bas trombon , timpani ve yaylılar için notalandırılmıştır .

Robert Schumann, 1836’da Neue Zeitschrift für Musik için Chopin’in konçertosunu incelediğinde oldukça farklı bir bakış açısına sahipti ve bu parçalarla “Chopin, Beethoven’ın ruhunu konser salonuna getiriyor” diyordu.

Konçerto, dönemin enstrümantal konçertolarına özgü üç bölümden oluşur:

1. Allegro maestoso​​                (E minör)

2.Romanze – Larghetto​        (E majör)

3.Rondo – Vivace​​                     (E majör)

Birinci Bölüm​                    Allegro maestoso​​                               (E minör)

Orkestra tarafından tanıtılan üç temadan oluşuyor. Piyano daha sonra ilk temayı çalar, ardından lirik ikinci temayı bas kontrpuandaki ilk temanın ana motifi eşliğinde çalar. Üçüncü tema, orkestra tarafından sergide tanıtılan ve piyano tarafından devralınan E majör temadır Geliştirme, ikinci temayla piyano açılışıyla başlıyor; orkestra daha sonra ilk temayı geliştirir.

İkinci Bölüm​​                      Romanze – Larghetto ​                      (E minör)

Romanze, tam olarak sonat biçiminde olmasa da klasik modele atfedilir. Chopin mektupta Tytus’a şöyle yazmıştı: “Güçlü bir etki yaratmayı amaçlamıyor; daha ziyade romantik, sakin ve melankolik bir duygu, akla binlerce mutlu anıyı getiren bir noktaya nazikçe bakan biri izlenimi veriyor.” . Güzel bir bahar akşamında ay ışığında yaşanan bir tür hayaldir bu…

Üçüncü Bölüm​                   Rondo – Vivace                                   (E majör )

Büyük bir erteleme, tereddüt ve zorlukla yazılan üçüncü bölüm, çağdaş Kraków’da senkoplu, iki zamanlı popüler bir dans olan Krakowiak ritimlerini içeriyor. Chopin’in Polonya’da geri dönmesini engelleyen siyasi çalkantılar öncesinde yazdığı son parçalardan biri oldu. Ağustos 1830’da Rondo’yu tamamladıktan sonra onu özel olarak çaldı; önce bir yaylı çalgılar dörtlüsüyle, sonra da küçük bir orkestra topluluğuyla…

JOHANNES CHRYSOSTOMUS WOLFGANGUS THEOPHİLİS MOZART

Doğum: 27 Ocak 1756, Salzburg

Ölüm​​: 5 Aralık 1791, Viyana

Klasik Batı Müziği’nde Klasik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından biridir.

Mozart, olağanüstü yeteneklerini erken yaşta göstermeye başladı. Beş yaşında piyano ve keman konusunda yetkin hale gelmiş, beste yapmaya başlamıştı ve Avrupalı kraliyet ailelerine konserler veriyordu. 17 yaşında Mozart, Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başladı ama orada tatmin olmayınca daha iyi bir pozisyon aramak üzere seyahatlere çıkmaya başladı. 1781’de Viyana seyahati sırasında Salzburg’daki görevinden ihraç edildi. Bunun üzerine Viyana’da kalmaya karar verdi. Viyana’da daha meşhurdu ama maddi güvencesi daha azdı. En ünlü senfonilerinin, konçertolarının ve operalarının birçoğunu ve Requiem’in bazı kısımlarını Viyana’daki son yıllarında besteledi. 35 yaşında öldüğünde Requiem henüz tamamlanmamıştı. Ölümüyle ilgili ayrıntılar hâlâ tartışma konusudur.

Bestelediği 600’den fazla eserin birçoğu senfoni, konçerto, oda, opera ve koro müziğinin zirve noktaları olarak kabul edilir. Mozart tüm zamanların en önemli klasik bestecileri arasında sayılır ve Batı müziği üzerindeki etkisi çok derindir. Ludwig van Beethoven ilk eserlerini Mozart’ın gölgesinde bestelemiştir. Joseph Haydn, Mozart için “Böyle bir yetenek 100 yıl boyunca bir daha gelmez.” demiştir.

En önemli esin kaynaklarından biri Johann Sebastian Bach’ tır. Bach’ın eserleri birçok kez Mozart’ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir.

Türklerin Avrupa’da moda olduğu o yıllarda, Mehter ritminden esinlenen Mozart, 11 numaralı La Majör Piyano Sonat’ının (K.311) 3. bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı besteler. Ayrıca Viyana’da Türk elçinin kızı Zaide adına opera besteler.

Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kaybıdır.

Mozart’ın müziği, Haydn’ınki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart’ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir besteciydi, hemen hemen her türde müzik yazardı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart’ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdür. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı ve birçok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadalar ve diğer hafif eğlenceli türlerde…

Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra’da bir çocuk olarak J. S. Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim ve Viyana’da da buradaki bestekârlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışları ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra ve İtalya’da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hâkim ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok’ un karmaşık tarzına bir tepkiydi. Mozart’ın ilk çalışmaları, İtalyan uvertürleriydi. Diğerleri J.C. Bach’ın eserlerine oldukça benzerdi ve başkaları da Viyana’daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart’ın en tanınan özelliklerinden biri de belli bir düzenin uyumuydu; sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu ama Mozart, bunu değiştirerek uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart’ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.

Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha uyarlamıştır. Örnek olarak, 29. Senfoni’nin La Majör (K.201)’ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu, ilk hareketinde ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773’teki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır ve büyük olasılıkla Haydn’dan esinlenmiştir.

Daha sonraki operalarında da enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede karmaşık bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.

SENFONİ No: 40          KV 550 ​        SOL minör

Bestelendiği tarih: 25 Temmuz 1788

İlk seslendirilişi: 1790’larda Frankfurt (seslendirildiği sanılan tarih)

Yapıt; flüt, 2 obua, 2 fagot, 2 korno ve yaylılar için yazılmış, senfoniye daha sonra (1788-91 yılları arasında) iki klarinet daha eklemiştir.

1788 yılı Wolfgang Amadeus Mozart için kötü başlamıştır: Viyana’da mayıs ayındaki Don Giovanni operasının başarısız yorumunu 29 Haziran’da küçük kızının ölümü izler. Parasızlıktan kent dışındaki Wahringer sokağında oturan besteci, mason arkadaşı Puchberg’e yardım isteyen o acıklı mektupları gönderir. Para kazanmak için güncel dans müzikleri, menuetler ve Alman dansları yazar. Bu arada üç senfonisi üzerinde de çalışır.

1733’ten o tarihe kadar yazdığı 16 senfoni içinde yalnızca 40. Senfoni minör tondadır. (Bu arada zaten Mozart’ın 41 senfonisi içerisinde yalnızca ikisi minör tondadır (25. ve 40.) Bunun için belki haklı olarak müzik otoriteleri bir acının anlatımı olarak tanımladıkları senfoni için, Mozart’ın “Patetik” senfonisi olarak adlandırmış ve buna benzer yakıştırmalar yapmışlardır.

Mozart, 1788 yılında Viyana’da abonman konserleri için yazılan, o günlerle bir türlü yorumlanamayan senfoni, eleştirmenlerce beğenilmemiş, çiğ, anlamsız ve karamsar bulunmuş, alışılmayan vurgulamalarıyla şaşırtmıştı.

Çağımızda ise bu sesleniş bir insanın yakınışını acı bir çığlık olarak değil de soylu bir şarkı şeklinde yansıtarak anlam kazanmaktadır. G. Westermann’ın deyişiyle “göz yaşları altındaki bu gülümseyiş, içimizde sıkışıp kalmış duyguları çözüyor.”

Bölümler:

1.Molto allegro

2.Andante

3.Menuetto. Allegro & Trio

4.Allegro assai

 

Birinci Bölüm​​                           Molto allegro​​

Senfoninin genel yapısı sonat formundadır. İç çekişi yansıtan biraz savunmasız, biraz da şizofrenik belirtilerin dışa vurulduğu, üç notadan oluşan küçük bir motif parçası üzerine kurulmuş ana tema ile başlar. Birden beliren güçlü tutti (tüm orkestra), bu acıklı duyguya karşıt ikileme dönüşen Majör bir hava oluştursa da yine de karamsar yönünü belli edecektir.

İkinci tema ise yaylılardan duyulur, daha çok anlık bir avuntu şeklinde özetlenebilir. Geliştirim bölmesinin acı dolu tema ile girmesine karşın birinci tema hemen, bir ölçü sonra tekrar egemenliğine kavuşur ve bu huzursuz ortamı sürdürür ama umutsuzluk bile bu mutlak güzelliğin ince sanat çizgisini hiçbir zaman zedeleyemez. Bölüm acı dolu bir enerji ile sona erer.

İkinci Bölüm                               ​​​Andante

Özlem dolu ana tema küçük parçalar şeklinde, sanki kaleydoskoptan bakıyormuşçasına, zarifçe sunulur. Buna, biri sıçrayışlarla ilerleyen diğeri ise daha sevimli karakterde iki yan tema katılır ve ustaca birbirinin içinde örülür. Ancak özlem dolu tema neşelenmek istemezmiş gibi kendini, gizli acısını sürekli duyurur. Gelişimde güçlenen bu acı, yeniden serim bölümünde ustaca düzenlenmiş kontrpuan ile (karşı melodi ile) seçkinleşir.

Üçüncü Bölüm ​​                             Menuetto Allegro & Trio

Geleneksel 3/4 lük menuet kalıplarının dışında güçlü bir duygu yoğunluğundadır. Adeta tehdit edici tavırla yükselen tema, buruk ses uyumsuzluklarıyla desteklenir. Galant çağın zarif saray dansı yok olmuş, Mozart yaşamında ilk kez bu kadar katı bir menuet yazmıştır.

Ayrıca senkoplu ritmiyle üç dörtlük zamanı zorlayarak sanki Beethoven’in scherzolarınının öncülüğünü yapar. Ancak Majör tondaki Trio kornoların seçkinleştiği zarif bir pastoral (kırsal) atmosfer ile teselli bulur. Mozart’ın çağdaşları onun bu zamana uymayan başkaldırışını sezmiş ve besteciyi kültürsüzlük ve zevksizlik ile suçlamışlardır.

Dördüncü Bölüm​​                          Allegro assai

Senfoninin tüm karanlık ve karamsar yönlerini toplamışçasına başlar. Bu huzursuz ana temanın ilk bölmesini Beethoven 5. Senfoninin üçüncü bölümü olan scherzosunda kullanmıştır. Bu karışık ortamda ikinci tema yine daha donuk ve hüzünlü bir aydınlıkla doğsa da havayı sakinleştiremez. Forte (güçlü) olarak duyulan gelişme kısmında duyulan şeytani ve enerjik gücün bitime kadar senfoniye egemenliği engellenemez.

  Taşar ERKOL

https://biletinial.com/tr-tr/muzik/sezon-acilis-konseri-cdso