“TÜRK BESTECİLERİ KONSERİ”
Tarih : 02.11.2018
Yer : Adana Büyükşehir Belediyesi Konser Salonu
Saat : 20:00
Şef : Hasan Niyazi TURA
Solist : Ruşen GÜNEŞ “viyola”
Program : Cemal Reşit REY / Enstantaneler
Hasan Niyazi TURA / Viyola Konçertosu
Yalçın TURA / Senfoni No:3 “Oda Senfonisi”
CEMAL REŞİT REY
(Doğum: 25 Ekim 1904, Kudüs, Osmanlı Devleti Ölüm: 7 Ekim 1987, İstanbul, Türkiye)
Ailesinin 1913’te Paris’e yerleşmesi üzerine bu kentte piyano dersleri alma olanağı buldu. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine ailesi İsviçre’ye geçince bu kez Cenevre Konservatuarı’na girdi. Beş yıllık öğreniminin ardından (1919’da Paris’e döndü), müzik öğrenimini sürdürdü. Türkiye’ye dönünce İstanbul’da yeni kurulan Darülelhan’a (soma Belediye Konservatuvarı) piyano ve beste öğretmeni oldu (1923). 1926’da Uluslararası Besteciler Birliği üyeliğine seçildi. 1938-1940 arasında Ankara Radyosu müzik yayınları yöneticiliği yaptı. 1943’te İstanbul’a kurduğu, kentin ilk yaylı çalgılar orkestrası iki yıl soma İstanbul Şehir Orkestrası’na dönüştü, bu topluluğu, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası adım aldığı 1970’e kadar yönetti. 1946’da İstanbul Filarmoni Derneği kurucuları arasında yer aldı. 1949’da İstanbul Radyosu’nun müzik danışmanlığını yaptı. Somaki yıllarda yurt dışında birçok orkestrayı konuk olarak yönetti. 1985’te Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından profesörlüğe atandı. Rey; H.F. Alnar, Akses, U.C. Erkin ve A. Saygun ile birlikte “Türk Beşleri” adıyla anılan grubun üyesidir. Ülkemizde Klasik Batı müziğinin yaygınlaştırılması ve kurumlaştırılması doğrultusunda emek verenlerin başında gelen sanatçı, eserlerinde genellikle Fransız izlenimciliğinin etkilerim Türk Halk ve sanat müziği gelenekleriyle bağdaştırdı. Geç dönem eserlerinde yerli renklere hemen hiç yer vermedi.
Enstantaneler – eserin öyküsünü bestecisi anlatıyor
1929 ya da 1930’da olacak. Paris’te Alfred Cortot ’un yöneticiliğini yaptığı L’ecole Normale de Music de Paris adlı bir orkestra vardı. Şahsi dostum olan bu sanatçı, yine o yıllarda konser vermek üzere ilk kez Türkiye’ye geldi. Buradaki hasbihallerimizden birinde, kendi oda orkestrası için benden bir eser bestelememi rica etti. Peki dedim. İtiyordum ki besteleyeceğim bu eser biraz İstanbul yansıtsın. Aklıma bir fikir geldi. Fakat bir türlü ilham bulamıyordum. O sıralarda Nişantaşı’nda oturuyordum. Konağımızın karşısında sarı bir duvar vardı. Bir gün pencereden bakarken siyah çarşaf giymiş kör dilenci kadının kendine göre bir şarkıyla iki büklüm dilenerek o duvarın önünde yürümeye çabaladığını gördüm. O anda oturdum. Âmâ dilenci kadın bölümünü bitirdim. Dilencinin sarı duvar önündeki görüntüsünü yaylı sazlarla anlattım. Dilencinin zavallı şarkısını da fagotla canlandırmaya çalıştım. Fakat bu ufacık bölüm bir eserin başlangıcı için pek uygun düşmüyordu.
Bir sabah erkenden çok sevdiğim Bebek koyunda dolaşıyordum. Balıkçıların ağ çekerken çıkardıkları toplu sesler, sabahın o güzelliği, ağa toplanan balıkların sıçrayışı beni öylesine duygulandırmıştı ki bu sayede eserimin ilk bölümünü bulmuş oldum. Balıkçı Ağları Çekiyor adını verdiğim bu bölümü Âmâ Dilenci Kadın bölümü izler.
Her zaman ziyaret ettiğim Eyüp Sultan Camii’nin avlusunun başka bir atmosferi, akustiği ve özellikle güverciniyle müstesna bir armonisi vardı. Eserimin üçüncü bölümünde bu havayı yansıtmaya çalıştım. Boş bir caminin içine girince duyulan huşu ve sükûnet zannederim benim gibi birçoğunuz hissetmiştir. Çok düşündüm, bu izlenimi ancak piyanonun yardımıyla yapabilecektim. Bu sebepten Boş Bir Cami İçi adlı bölümü yalnız piyano için yazdım.
Enstantaneleri canlı olarak bitirmek istedim. İsmine de Bayram dedim.
Eski İstanbul’u bilenler hatırlayacaklardır. Sokak muhallebicileri ve şerbetçiler zil ve ufak kampanalar çalarak, dolaşırdı. İstanbul’a ait bu geleneği aksak bir yerli motifle, hafiften başlayıp, kuvvetlenen bir kreşendoyla karakterize etmek istedim. Eserim 1931 yılında bizzat Alfred Cortot ’un yönetiminde L’ecole Normale de Music’te çalındı. Büyük bir nezaket göstererek, beni de davet etmişlerdi. Cortot, tecrübesiyle Boş Bir Cami İçi adlı bölümü benden başka kimsenin çalamayacağı kanısına vardığını söyleyerek, bu bölümü benim çalmamı arzu etti. Böylece eserimi ilk defa büyük bir müzikçinin yönetiminde çalıp, dinlemek mutluluğuna eriştim. Sonuç çok parlak oldu. Konserin akisleri günlerce devam etti. Eleştiri yazılarını hâlâ saklarım. “Enstantaneler” için “Empresyonist bir eser midir” diye sorarlar bana. “Empresyonist olmayan bir eser var mıdır?” Resim sanatındaki Empresyonizm akımı müziği de etkilemiş, ressamların izlenimlerini fırça darbeleriyle anlatmaları gibi, Debussy, Ravel gibi bu akımın etkisinde kalan besteciler de izlenimlerini noktalar halinde anlatmış. Benim eserimde ise izlenimler noktalarla değil, ufkî çizgilerle belirtilir. Takdir edersiniz ki “Enstantaneler” i Alfred Cortot’ ya ithaf etmem kadar tabii bir şey olamazdı.
Öyle zannediyorum ki, geleceğe benden bir şey kalacaksa, bu, Enstantaneler olacaktır.
HASAN NİYAZİ TURA “besteci – şef”
1982 doğumlu Hasan Niyazi Tura, İstanbul Devlet Konservatuarı’nda Profesör Gönül Gökdoğan ile birlikte yedi yaşında keman okuyarak, 2003 yılında Profesör Nuri İyicil’ den mezun oldu. Daha sonra Profesör Cihat Aşkın ile çalışmalarına devam etti. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok resital ve konserin yanı sıra, 2006 yılında Cemal Reşit Rey Keman Konçertosu’nu Şef Rengim Gökmen ve CRR İstanbul Senfoni Orkestrası ile hazırladı.
Hasan Niyazi Tura kariyerine hem kemancı hem de besteci olarak devam etti. Babası, Profesör Yalçın Tura ve Profesör Hasan Uçarsu ile kompozisyon eğitimi aldı. 2004 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Ulusal Kompozisyon Yarışması’nda “İlk Senfoni” ile birincilik ödülünü kazandı. 2007’de Aytaç Yalman’ın librettosu üzerine “Şehitler Oratoryosu” nu besteledi. 2010’da HÜ Ankara Devlet Konservatuarı’nda Prof. Rengim Gökmen ile çalışarak Orkestra Şefliği Yüksek Lisans diplomasını aldı. Yurtiçinde ve Almanya, Bulgaristan, Kazakistan’da orkestralar yönetti.
2013 yılında bestelediği “Aspendos: Yüzyılların Aşkı” Balesi, 20. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’nde sahnelendi. Hâlen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda keman sanatçısı ve Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda Şef Yardımcısı olarak çalışmaktadır.
YALÇIN TURA
1934 yılında İstanbul’da doğdu. Küçük yaşta keman ve piyano dersleri aldı. Galatasaray Lisesi’nde okudu. Lise yıllarında Seyfettin Asal ile keman, daha sonra Demirhan Altuğ ve Cemal Reşit Rey ile teori ve armoni çalıştı. 1954’te liseyi bitirdi. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümüne girerek felsefe öğrenimini 1960 yılında tamamladı. Bir yandan da müzik öğrenimini sürdürdü.
1955 yılından başlayarak profesyonel besteci olarak film ve sahne müzikleri yazdı. Aşk-ı Memnu dizisinin müziği, Yılanların Öcü, Kırık Hayatlar, Keşanlı Ali Destanı gibi film ve oyunların müzikleri en çok tanınan yapıtlarıdır.
1976’da İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı Devlet Türk Müziği Konservatuarında öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı ve 1988 yılında müzikoloji bölümü başkanı oldu. 1997–2001 yılları arasında konservatuvarın müdürlüğünü yürüttü. 2001 yılında emekli oldu.
1976 yılında başladığı Dimitri Kantemiroğlu‘nun “Kantemiroğlu Edvarı” olarak bilinen Kitab-ı İlmi’l-Musıki alâ Vechi’l-Hurufat adlı çalışmasını bugünkü Türkçeye çevirerek aslıyla birlikte Batı notasıyla yayımlama girişimi, 2001 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından sonuçlandırıldı. Çeşitli kongre ve sempozyumlarda sunduğu bildirilerle bazı dergilerdeki yazılarını Türk Musikisinin Mes’eleleri (1988) adlı kitabında bir araya getirdi.
Ürettiği müziğin amaçlarını şöyle özetlemiştir: “Kişisel bir ezgi çizgisi ve onun yapısının gerektirdiği rafine bir armoni; ele alınan materyalin çeşitli yönlerinin işlendiği karmaşık bir kontrpuan; canlı ritmik yapı ve renkli orkestrasyon”.
Yalçın Tura, SACEM (Ulusal Müzik Eserleri Meslek Birliği)’in İcra Komitesi üyeliğini; MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği)’ın bilim kurulu başkanlığını yapmış, ayrıca TRT‘de çeşitli zamanlarda jüri ve danışma kurulu üyeliği, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlık Komitesi’nde de Türk Müziği başkanlığı yapmıştır.
RUŞEN GÜNEŞ “viyola”
Dünyanın en önemli viyola virtüözleri arasında gösterilen Ruşen Güneş 1940 yılında Beypazarı, Ankara’da doğmuştur. Türk viyola sanatçısı ve besteci Ruşen Güneş İlkokulu okuduktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı‘na girdi. 1961‘deki mezuniyetinin sonrasında ise ilk solo viyola sanatçısı olarak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası‘na katıldı. Bu görevi sırasında Walton, Hindemith, Bartok gibi bestecilerin viyola konçertolarını ülkemizde ilk kez seslendirmiştir. Bir bursla 1963‘te İngiltere‘ye giden sanatçı, ertesi sene ülkesine döndü. Ancak askerlik sonrası 1971‘te İngiltere‘ye göç etti.
1971 yılında İngiltere’ye taşınan sanatçı, İngiliz Oda Orkestrasında 4 yıl solo viyola sanatçılığı görevini üstlendikten sonra bu görevi 1979 – 1987 yılları arası Londra Filarmoni Orkestrası’nda ve 1988 – 2000 arası BBCSO’da sürdürmüştür.
Türk bestecileri ile devamlı temasta olan sanatçı N. K. Akses, A. A. Saygun, C. Tanc, Y. Tura’nın konçertolarını defalarca çalmış ve Saygun konçertonun London Filarmoni ile CD’sini yapmıştır. Ayrıca Borusan için yaptığı sayısız Türk bestecileri ve viyola adli konserlerde de Usmanbaş, Özdil Altınel ve Özkalfayan gibi ve diğer birçok bestecimizin eserlerini duyurmuştur
Askerliğini yaptıktan sonra 1971’de İngiltere’ye yerleşen sanatçı İngiliz Oda Orkestrasında 4 yıl solo viyolacılar yaptıktan sonra 1979-1987 arası Londra Filarmoni’de ve 1988-2000 arası aynı görevi BBCSO’da sürdürmüştür.
15 yıl Londra Yaylı Dörtlü’ de çalan R. GÜNEŞ bu grupla İdil Biret, C Franck Piyano Beşlisi, Mahler Piyano dörtlüsü, gitarcı John Williams ve Boccherini Beşlisi’nin kayıtlarında yer almıştır. Saygun Viyola Konçertosu, Suna Kan ile Mozart Senfoni Konçertant ve Mozart Keman –Viyola düetleri, Hindemith Matem Müziği, Telemann Viyola Konçertosu, Viyola ve Şiir, Türk Bestecileri ve Viyola kaydettiği CD’ler arasındadır.
Son olarak Sanatçı İzmir Yasar Üniversitesinde Profesör kadrosunda Öğretim görevlisi olarak görev almıştır (2008-2016)