Güney Kore yapımı, Bong Joon-ho imzalı Parazit ödüle doymuyor. Cannes’da Altın Palmiye’ye uzanan film, şimdi de Oscar’da aynı anda hem en iyi film hem de en iyi yabancı dilde film ödülü kazanarak bir ilke imza attı. Parazit iyi film; sadece sinema sanatına yaklaşımı açısından değil; ele aldığı sosyal yarayı Güney Kore kadar dünyanın geri kalanını da ilgilendiren bir hikâyeyle berraklaştırması nedeniyle.
Bir yanda geniş, ferah ve zenginliğini ilan eden mekânsal donanımıyla dikkat çeken bir eve sahip Park ailesi. Bodrumdaki kilerleri yiyecekle istiflenmiş halde; evde yardımcıları var ve çocukları için özel ders aldırıyorlar. Diğer yandaysa yarı bodrum sayılabilecek bir dairede yaşayan, daha insani şartlarda bir eve çıkacak maliyeti karşılayamayan, düzenli bir işe ve gelire sahip olmayan Kim ailesi. Her şey, Kim ailesinin aşama aşama Park ailesinin yanına yardımcı olarak işe girmesiyle başlıyor. İki aile ve iki mekân üzerinden sınıf zıtlıklarının temsili müthiş.
Ama bence filmin asıl gücü, sonlara doğru devreye giren üçüncü aile üzerinden rekabeti yoksul sınıflar arasına indirmesinde yatıyor. Daha yukarıya tırmanma umudunu yitiren, gelecek beklentisi kötüleşen kesimlerin daha aşağıya inmeme, eldekini yitirmeme mücadelesi, neo-liberal sistemin alt sınıfları birbirine nasıl kırdırdığı gerçeği, mizahi tonu yüksek bir dramatikleştirme yoluyla seyirciye aktarılıyor. Sonundaysa asıl mesele; genç Kim’in babasını kurtarmak için o lüks evi satın alabilecek bir yaşama ulaşıp ulaşamayacağında düğümleniyor. Mümkün mü?
Güney Kore’de Eylül 2019’da yapılan bir araştırmaya göre, 20’li yaşlardaki alt orta sınıf gençlerin sadece yüzde 23’ü gelecekte yaşamlarının iyiye gideceğini düşünüyor. Yanıt sanırım burada saklı. Oğul Kim’in çok iyi eğitim alıp çok çalışması o lüks evi almasına, dolayısıyla babasını hapsolduğu bodrumdan kurtarmaya yetmeyecek. Bir başka araştırmaya göre, ortalama gelire sahip bir Kore yurttaşının bodrum katından çıkarak orta derece bir ev satın alabilmesi için bile hiç para harcamadan 12 yıl para biriktirmesi gerekiyor.
Yazının devamını okumak için tıklayın