Göksel Aymaz
Seyirci için diziler can sıkıntısını gidermenin yollarından biridir sadece. Ne var ki, alabildiğine masum ve insani görünmekle birlikte, can sıkıntısını giderme ihtiyacı modern yaşamın en tehlikeli inançlarındandır. Bu inançla kinik ve konformist her şey kolayca temize çekilebilir.
Televizyonda yeni yayın dönemiyle birlikte dizi sezonu da başladı. Yenisi eskisiyle bir yığın dizi kendini tanıtmak, ilgi çekmek için çaba gösteriyor. Kim ölür kim kalır bilinmez ama yine her zamanki gibi bir tek akşama sıkıştırılmış dört beş dizi içinden bir tanesinin, belki birkaçının birden müptelası olacağımız kesin.
Türk halkı televizyon dizilerini seviyor. Televizyonun sunduğu program seçenekleri arasında yerli dizilerin ayrıcalıklı bir yeri olduğu zaten reyting ölçüm rakamlarıyla da kendini ortaya koyuyor.
Popüler kültürün ürün seçeneklerinden bazılarına gösterilen yoğun ilgi, toplumsal bir durumu açığa çıkaran simgesel bir değer taşır, bize yaşadığımız günle ilgili bir şeyler söyler. Yerli dizilere düşkünlüğümüz de bize bir şeyler söylüyor.
Galiba bunu kaybeden olma korkusu diyebileceğimiz bir duyguyla açıklayabiliriz; televizyon dizilerine düşkünlüğümüz bize kaybeden olma korkusu yaşadığımızı söylüyor olabilir!
Yazının devamını okumak için tıklayın