Dizilerimiz de yurt dışında çok başarılı, ödüller de alıyoruz, çok başarılıyız da… acaba biz ne kadar biziz, ne kadar özgünüz, ne denli Güney Kore’deyiz, ne kadar kendi hikayelerimizi üretip çekebiliyoruz?!. Cevaplar yeterince açık aslında… Yıllardır sektörde dizi çeken AY Yapım, TMC, Limon Film (iflas eden Endemol Türkiye) gibi sektörü domine eden şirketler, artık sinema filmleriyle de bir süredir baskın olarak yer alıyor… Peki bu durum, sektörde nasıl bir etki yaratıyor?
***
Geçen gün TMC imzalı Martıların Efendisi filminden çıktıktan sonra, filmdeki senaryo hataları ve oyunculuk zaaflarını bile bir kenara koyup, bir tane bile güzel kadraj bulamayışıma üzüldüm.
Yönetmen Mehmet Ada Öztekin, Martıların Efendisi’nde çok fazla dizi çekmiş olmanın dezavantajını yaşamış… Bütün fikirleri sinemaya uyarlamak zorunda değilsiniz. Bütün yük, Mehmet Günsür’ün omuzlarına bırakılmış, martılar gibi çırpınmış… Ama sadece onunla olmuyor. Tek başına başrolün iyi oyunculuğu, bir filmi asla iyi bir film yapmaya yetmiyor. Film daha çok, özellikle de görsel açıdan kesinlikle bir televizyon filmi kalitesindeydi. Hiçbir karakterin derinliğine inilmemesi, başrolün bile çok merak ettiğimiz travmalarının filmin bütününe yayılmak yerine apar topar filmin sonunda tek bir kişi tarafından anlatılıp paket yapılması. Bol plan, patlak ışıklar… Gerçekten de bunlar artık bir film izlerken tahammül edemediğim şeyler.
Yazının devamını okumak için tıklayın