Emre Toğrul Kaotik Kollektif Kültür

Modern insan; genler, çevre ve kültürün geçirdiği ortak evrimin,
Diğer canlılara benzemeyen olağanüstü bir çıktısı olup,
Sürekli değişebilme ve hem uyum sağlama hem de kendine uydurmayı,
Şiar haline getirmiş yapısını zekasından çok kollektif kültüründen alır.
Bilinen odur ki, bugün insan hiç olmadığı kadar iyi koşullarda ve uzun yaşıyor.
O halde artık kendi yaşamlarımız içinde dahi, bu kollektif kültürden kaynaklanan,
Ve zeka dediğimiz açık algı ve muhakememiz sayesinde yakaladığımız ortak evrimi,
Görüp anlamamamız için bir neden yok.
Nitekim hepimizin ağzında dünyanın ve yaşamların nasıl da değiştiği hikayesi var,
Yada bugünün insanının bizim hayal bile edemiyeceklerimizi, tasavvur dışını,
Normal yada hep varmış gibi kabul etme görülerini hayretle karşılıyoruz.
Oysa bize en yakın canlı olan şempanzeler milyonlarca yıldır aynı şekilde yaşıyor.
Diğer bir çok canlı türü ya azalarak yada kaybolarak indirgenirken insan türü çoğalıyor.
Çoğalırken ise biryandan bize engel olan fiziksel ve biyolojik kısıtlılıkları aştık,
Bir yandan da o meşhur kollektif kültürümüzü kullanarak beşiğimizden kaçıp,
Mezara dek giden zamanı kendi içinde bile tamamen değişen süreçlere dönüştürdük.
Bugünkü insan evriminin içerdiği ironide buradadır zaten…
●●●●○○○○●●●●
Konuşmaya ve anlatmaya böyle bir ‘’salutation (giriş)’’ ile başladığımda,
Yakın ve samimi dostlarımın ilk tepkisi ‘’ hocam ne diyon Allahaşkına’’ olur.
Ben şimdi evrilen insanın ‘’ ateş, sözcük, güzellik ve zaman’’ iplikleriyle örülen,
Buradan kazandıkları ve arttırdıklarıyla kollektif multikültürel bir ağ içinde,
Nasıl bu dünyaya zarar vermeden neslini sürdürür ve güzelleşir onun peşindeyim.
Kendimiz dahil etrafımızdaki herşeyin akıllı tasarımcılarıyız.
Abartılı frontal korteksimizle odunu ateşe dönüştürme tasarımımız sonucu,
Besinleri pişirerek yeme ile kolaylaştırdığımız sindirim ve azalan çiğneme zamanıyla,
Hem barsak ve sindirim yolunu kısalttık, hem de kıymetli besin çıktılarını beyne sunduk.
Belki primat öncülerimiz gibi açlığa dayanıklı, yediğimiz toksinlere duyarsız değiliz,
Belki bu bir evrimsel kumardı bizim için,
Ama bugün besin toplama, hazırlama, çiğneme ve sindirme zamanını çok kısaltarak,
Buradan kazandığı zamanla multikültürel sonugelmez bir devinim yaratan zekanın patronuyuz.
Bağlamı kullanarak yapılandıran beynimizin gerçek zamanlı sohbet akışı,
Yani soru- yanıt şeklindeki öngörüden oluşan iletişim mucizesi sayesinde,
Ve özellikle de dil ve sözcük ile birbirimizi anlama sonucu kazandığımız zamanla,
Dünyanın kendimizİ bildik bileli tüm zamanlarını, tek hakim olarak geçirdik.
Artık banyo edilen fotoğraf filminin resme dönüşmesi gibi, kültürel gelişimimizin mecralarında,
Bilişimin, algımızın, kişiliğimizin, zekamızın, fiziksel becerilerimizin nasıl gelişip değiştiğini,
Dış dünya ve kontrol edilemeyen iletişim etkisiyle insan yaşamındaki evrimi izleyebiliyoruz.
Peki bu denli farkında ve tekamül etmiş sosyokültürel evrim evlatları olarak,
Bu denli biribirine benzer biyolojik ve toplumsal hayat yaşayan canlılar olarak,
Hala çözemediğimiz ve içinden çıkamadığımız nedir?
Çözemediğimiz uzayan ömüre ve arttırdığımız bunca zamana rağmen,
O zamanı dolduran, kültürel çok çeşitli kollektiviteyi biyolojimize uygun yönlendirememek.
●●●●○○○○●●●●
Bugün var olan genlerin, insanların, kültür ve teknolojilerin karışımı çeşitliliğini ve karmaşıklığını,
Büyük ölçüde güzelliğe, biyolojik açıdan ihtiyaç duymadığımız halde
Sahip olmak istediğimiz objelere değer biçme eğilimimize borçluyuz.
Aslında bu gezegende yaşayan sıradan bir tür olarak giderek artan özfarkındalığımız sayesinde
Bunca yıllık tarihten çıkaracağımız belki de en önemli ders,
Kültürel evrim kurallarının çevremizin biyolojik evrimi için de eşit ölçüde geçerli olduğudur.
Gelecekte de ekolojik çeşitliliği ve karmaşıklığı görebilmek için,
Türleri ve aralarındaki bağlantıları korumalıyız.
Sosyal ağın boyutları Homni’ye teknolojik ve kültürel karmaşıklık ve çeşitliliğin
Artan getirileriyle fayda sağlıyor ama bunun giderek ağırlaşan bedelini çevremiz ödüyor.
Jeologlar, insanlığın daha önceki çağlarda Dünya’ya çarpan asteroidlere
Ya da gezegeni örten yanardağlara denk bir jeofiziksel kuvvet haline gelmiş olmasından ötürü,
Bu yeni devreye Antroposen (İnsan Çağı) adını veriyor.
İnsan evrimini biçimlendiren çevreyi esas itibariyle değiştirdik.
Bir insan ömrü kadar kısa süre içinde olağanüstü bir küresel kuvvet haline geldik.
Ve görünüşe göre yavaşlamaya niyetimiz yok.
Ancak görünüş o ki çok kültürlü bu kollektif zeka, yine zamanın önemini gözardı edip,
Kendi içindeki kaosa yenilerek bu çağı ve tüm çağları bitirecek…