Aslında akmadan gider yıllar… Acılara, tatlılara, hüzünlere ve mutluluklara takıla takıla tükettiğimiz bir süreçtir hayat.
Bazen hafızamız, ardımızda bıraktığımız yaşanmışlıklardan seçkiler sunar bize. Geçmişten gelen birkaç kare, yıpranmış bir filmin şeritleri gibi döner durur, sonra da beynimizden yüreğimize dökülür. İşte anılardır onlar! Sadece bir kez yaşanılabilir anların, birbirine eklenmiş ya da araya kopukluk girmiş izlerinin toplamıdır.
Ve zaman, elinden hiç bırakmadığı silgisini sürte sürte ömrümüzün geri kalanına doğru salar bizleri.
,,,
1960’lı yılların sonlarıydı sanırım. Henüz çocuktum… Küçüklüğüme kıyasla boylu poslu, zayıf, gür sakallı, uzun saçlı, her zaman takım elbise giyen bir adamı sıkça görürdüm Adana Belediye Binası’nın çevresinde. O devrin insanlarına göre farklı tarzı ve duruşuyla dikkatimi çekerdi. Sadece yanından geçip naif bir hayranlıkla izlediğim bu adamla tanışmam, ancak gençlik yıllarımda mümkün oldu.
Ercan Kont… Sokaklarda işportacılıkla başlayan yaşam savaşını, sanat arenasında sürdüren ve bitirmemeye kararlı olan değerli bir Adanalıydı… Tiyatro oyuncusu, şiir
yorumcusu, sahnelerin sunucusu, Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı’nın “emek”li müdürü… Yazıma yağ bulaşmasın diye diğer nitelikli sıfatlarını eklemiyorum. Ötesini sizlere bırakıyorum.
SANATLA BİRİKEN 50 YIL
80’li yılların sonlarına doğru açtığım ilk kişisel sergim sırasında tanıştığım Ercan Abi, 50. sanat yılını da kutlamıştı aramızdan ayrılmadan önce. Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi’nde sahneye çıkıp, “Hayatım ve Sanatım” başlığı altında görsel sunumlu bir şiir dinletisi gerçekleştirmişti. O vakitler edindiğim bilgilere göre, coşkuyla dolu anlar yaşatmıştı sevenlerine.
Çok istediğim halde, yeni kişisel sergimin hazırlıkları nedeniyle bulunamadım o etkinlikte. Ama yüreğim orada, Ercan Abi’nin muhteşem sesiyle inlettiği salonun bir köşesindeydi.
Hayatımızda hâlâ sanata dair izleri var Ercan Kont’un.
Çukurova’nın bereketli tohumlarını her fırsatta serpiverdi sahnelerimize. 22 Aralık 2019 tarihinde bu diyarı terk etti ama kalanlarıyla sonsuza dek yeşermeyi hak etti bu dünya!