Nurduran Duman
Edebiyat dünyamıza bu yıl şiire giden ‘Nobel Edebiyat Ödülü’nü sorduk.
Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü açıklandığında tüm dünyada hem çok tartışıldı hem de yeterince tartışılamadı diyebiliriz. Şiire, kadına gitmiş olması tartışma konusu olabilirken yine şiire ve ABD’li şair Louise Glück’e verilmiş olması hakkında konuşulmasına pek olanak tanımadı. Şiir, roman kadar kolay alımlanıp malzeme sağlamıyor hem de desteklenmiyor, Glück ise başka dillere pek çevrilmemiş bir şair çünkü. Türkçeye ise Güven Turan tarafından yıllar önce bir seçki kitap ile kazandırıldı, onun da ödül açıklandığında baskısı yoktu. İngilizce bilen okurlar dışında pek bilinmeyen bir şair Glück sonuç olarak. Yine de başta şiir çevremiz olmak üzere edebiyat atmosferimizde rüzgârlar esmedi değil. Biz de başta şairler olmak üzere edebiyata hizmet veren isimlerimize soralım istedik:
– Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü şiire, kadına, itirafçı şiirle de bağları olan lirik bir şaire, Louise Glück’e verildi. Romanın, anlatımcı şiirin albenisi, Margaret Atwood gibi güçlü imzaların bilinirliği bir yana bırakılarak. Ne dersiniz, ezber mi bozuldu ya da şiire yaklaşımda yeni bir tasarım mı önerildi? Ya da hiçbiri?
“DYLAN İLE EZBER BOZULDU”
– Alev Bulut (Çevirmen, İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi): Ezber Bob Dylan ile bozulmuştu bir ölçüde, bir şair-şarkı sözü yazarına verilecekse Leonard Cohen olurdu diye hayıflanmıştım, eşik geçildi, ifade türleri ve biçemlerinde özgürce dolaşabiliyor artık ödül. Şiire yaklaşımda yeni tasarım da işin hediyesi sanki.
“İNANAMADIM”
– Arife Kalender (Şair): Haberi sosyal medya ile öğrendim, inanamadım. “Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü Louise Glück’e verildi”. Bir şair kadına… Hayal gibi görünse de dünyanın tersine dönmeye başladığını; cinsiyetçi, dinci, ırkçı eğilimlerin son bulacağını düşünerek bir an umutlandım. Bu elbette sonuçta bir ödül ama yüzyıllardır zorlanan bir değişimin de sonucuydu. Kadın erkek eşitliği, daha ötesi emeğin ve niteliğin cinsiyetsiz ödüllendirilmesi… Bence bu durum “kadın”ı gereğinden çok yüceltme ve kayırma değil, sanatın önyargısız değerlendirilmesidir.
“SÖZÜN GÜCÜ…”
Elif Akkaya (Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü): Yazarın/şairin anlattıklarının bize bir duygu aktarması, dokunması, sözün gücüne bağlıdır. Şiir ise sözün en güçlü halidir. Romanda, öyküde olduğu gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaz şiir. Birazını da okuyan anlayacaktır, okurun ferasetine güvenilerek yazılmıştır. Bu yüzden de çok güçlü olmak durumundadır. Zorluğu ve güzelliği de buradadır… Nobel edebiyat ödüllerinin son birkaç yılda şairlere (biri şarkı sözü de olsa) verilmesi, insanlığın sözün gücüne hâlâ güvendiğini gösteriyor. Sözün, hem de damıtılmış sözün yani şiirin öne çıkarılması olarak değerlendiriyorum bu durumu.
Yazının devamını okumak için tıklayın