Hani denilir ya, “Bazı şeyler anlatılamaz… Yaşamak lazım… Görmek, içinde olmak lazım…”
Hakikaten çok doğru bir söz bu söz…
Biliyorsunuz… 31 Mart seçimlerinin yarattığı gerginlik ve yoğunluk dolayısıyla özellikle biz siyaseti takip eden gazeteci ve yazarların ruhu bayağı hırpalandı.
O nedenle de seçimin hemen sonrası hem ruhuma hem bedenime iyi gelecek bir şeyler yapma isteği vardı hep.
Artık ne kadar içten ve samimi dilemişsem bunu… Yüce Yaradan iç sesimi duymuş olmalı ki harika bir fırsat çıkarttı önüme.
“Adana Portakal Çiçeği Karnavalı…”
Daha önceden karnavalın fikir babası, mimarı, öncüsü Ali Haydar Bozkurt’tan defalarca dinlediğim bir organizasyondu Portakal Çiçeği Karnavalı…
Ancak samimiyetle söylüyorum bu kadar dolu dolu ve doyurucu bir olay olduğunu tahmin etmiyordum.
Hatta Bozkurt’la ne zaman bir araya gelsek, anlatmadan asla es geçmediği karnavalı, hani kendi işi, organizasyonu falan diye abarttığını bile düşünmüşlüğüm vardı.
Ancak haksızlık etmişim.
Abartmamış hatta az bile anlatmış.
Çok ama çok özel bir organizasyon…
Yazının devamını okumak için tıklayın