Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz…
Atatürk’ün ülkemiz hekimleri için söylediği bu söz, nutuk atarken sarfedilen, teşvik edici sözlerden zannedilir genellikle…
Araştırmalarıma göre bu sözün arkasında yatan gerçek şöyledir;
Atatürk 1923 yılında bir göğüs ağrısı şikayeti geçirmiş ve o zaman kendini muayene eden Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp yorgunluktan olduğu ve dinlenmesi gerektiğini söylemiş. 1927 de geçirdiği ikinci ağrılı nöbet sonunda Almanya’dan Prof. Dr. Kraus ve Prof. Dr. Von Ronberg davet edilmiş, onlar bunun kalp krizi olduğuna (anjin dö puvatrin) hükmetmişler. Ama, yaveri Hasan Rıza Soyak’ın anlattığına göre Atatürk bu hekimlere güvenmediğini ifade ederek, önerilerini dikkate almamış… Gerçekten de bir daha da göğüs ağrısı şikayeti olmamış böylece Dr. Neşet Ömer’in teşhisi doğru çıkmış.
Bu olaydan tam on- onbir yıl sonra vücudunda kaşıntılar olmaya başlamış. Bir türlü geçmeyen kaşıntılar için göründüğü yerli ve yabancı doktorlar kaplıca tavsiye etmişler. O da 22 Ocak 1938 de Yalova’ya gitmiş. Yalova’da bazı incelemeler yaparken karşılaştığı Yalova Kaplıcaları Başhekimi Dr. Nihat Reşat Berger’e laf arasında şikayetini söylemiş. Doktorun ısrarı sonunda ona da muayene olmuş ve ilk kez hastalığının karaciğerden kaynaklandığını (siroz) öğrenmiş. Bunun üzerine çevresine Türk hekimlerine daha çok güvendiğini söylemeye başlamış. “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz” sözü de bu yaşanmışlıkların sonucu söylenmiştir.
Birinci fotoğraf Atatürk’ün Yalova’da Dr. Nihat Reşat Berger’e tam şikayetini anlattığı sırada çekilmiştir.