Haluk Uygur – Biz ne zaman gerilemeye başladık

Yıl  1560 …

Ülkemizi Kanuni’nin yönettiği günler…

Her konuda olduğu gibi o günlerde bilim ve teknoloji de de en güçlü devlet Osmanlı…

Bilim de çok ileri olmasının kanıtı ise devletin kütüphanesi…

Bilim ve sanata ait öyle önemli eserler var ki bu kütüphanede, dillere destan.

Örneğin Fatih Sultan Mehmet döneminde kazandırılmış Muhammet Siyah Kalem’in resimlerinin bulunduğu eser.

Avrupa’nın deklare ettiği sanat tarihi kronolojisini tepetaklak edebilen resimler bunlar. 600 asır sonra Picasso buldu diye övündükleri “Kübizm”in 14. Yüzyıldaki muhteşem örneklerini yapmış olan Muhammet Siyah Kalem; Resmin şeri nedenlerle eskiden beri yasak olduğunu zannedenlere karşı örnek olacak şekilde, bu kütüphanede yerini almış.

Kütüphanede yerini almış olan en önemli eser ise; Anavarzalı bir hekim olan Dioskorides’in yazmış olduğu Materia Medica isimli tıp ve eczacılık kitabı. İçinde Toroslarda yetişen bitkilerden yapılmış 500 civarında ilaç tarifi bulunuyor ki, bu tariflerin yaklaşık 90 tanesi bugün bile Toros Dağları’nda yaşayan halk tarafından kullanılıyor. Belki de Dioskorides, daha sonraları efsane haline gelen Lokman Hekim’in taa kendisi.

(Dioskorides’in yazdığı Materia Medica- Viyana Ulusal Kütüphanesi))

Üstelik Dioskorides’in yazmış olduğu bu kitap (sıkı durun) dünyanın bilinen en eski tıp ve eczacılık kitabı. MS. 1. yüzyılda yazılmış ve 16.yüzyıla kadar tıbbın en önemli kitabı olmuş. İlk yazıldığı dilden öte, Latinceye, Süryaniceye, Arapçaya çevrilmiş. İbn-i Sina dahil tarihin en önemli hekimlerinin başucunda bulunmuş. İbn-i Sina’nın, El-Kanun Fi’t- Tıp  (Tıbbın kanunları)isimli kitabını incelediğinizde Dioskorides ismine sıklıkla rastlayarak bana hak vereceksiniz.

Kitap, Kanuni’nin kütüphanesine kanımca Siyah Kaleminki gibi Fatih Sultan Mehmet döneminde girmiş olmalı. Çünkü eserin en eski nüshası olan bu nüsha Bizans imparatorlarından  Anicius Olybrius’un kızı Julia Anica adına hazırlanmış. Hatta kitabı korumak üzere onun adına bir kilise bile yaptırılmış. Zannederim (zannederim diyorum, çünkü bu konuda kesin bilgi yok) İstanbul’un fethi ile birlikte de Fatih onu devletin kütüphanesine dahil etmiş.

Eser sadece bilimsel bilgileri nedeniyle değil, içinde Matthioli’nin muhteşem minyatürleri olması nedeniyle de eşsiz. Bunun için diğer kopyalarına göre çok değerli.

(Materia Medica’nın daha sonraki kopyalarından biri. Dioskorides’in ve Matthioli’nin adıyla basılmış)

(Kitapta bulunan Matthioli minyatürlerinden birisi)

Ve bu eser 1555-1560 yılları arasında Avusturya Büyükelçisi olarak görev yapmış Ogier Ghiselin de Busbecq tarafından İstanbul’dan alınıp Viyana Milli Kütüphanesi’ne kazandırılmış(!). Şimdi bir müze haline gelmiş olan kütüphanenin en değerli eseri.

***

Kazandırılmış kelimesinin yanına (kelimeyi mecazi olarak kullandığımı gösteren) parantez içinde ünlem işaretini özellikle koydum. Çünkü kazandırılma fiili bir rüşvetin sonucudur.

Busbecq bunu yazdığı “Türk Mektupları” isimli kitabında açıkça ifade etmiş.

Şöyle ki;

Busbecq;  Eseri Kanuni Sultan Süleyman’ın baş hekimi Yahudi kökenli Musa Bin Hamon’un oğluna o zamanlar sadece imparatorların verebileceği para olan 100 düka altını rüşvet vererek elde ettiğini ve bu eserle birlikte başka yollarla elde ettiği gemi dolusu el yazması kitabı (en az 240 adet) Venedik üzerinden Viyana’ya gönderdiğini açıkça yazıyor.

(Kanuni’nin baş hekimi Musa bin Hamon- Prof. Dr. İlter Uzel çizimi. Orjinali günümüzde İlter Uzel Tıp ve Diş Hekimliği Tarihi Müzesi’ndedir.)

İşte bizim gerilemeye başladığımız nokta tam burasıdır;

Rüşvet almanın kanıksandığı nokta…

Rüşvet karşılığı elimizdeki bilim ve sanat eserlerinin Avrupa’ya verilmesinin doğal karşılanması hali, aynı zamanda daha önceki yıllarda çok başarılı olmasına rağmen Kanuni’nin Viyana’yı niye fethedemediğinin de cevabını içerir.

Çünkü, bilim ve sanatı bizden satın alarak, biz onu fethetmeden önce Viyana bizi fethetmiştir.  

***

Anavarzalı Dioskorides’in hemşerileri olarak bizlerin de o noktadan çıkaracağı önemli bir ders olmalıdır:

Rüşvetin araya girdiği her nokta, geriye doğru atılan bir adımdır.

Rüşvete bulaşmış bir unsurun toplumu ileri taşıyacağı vaadi yalandan başka bir şey değildir.

Elimizdeki tek silahı (oyumuzu) ona göre kullanmalıyız.

(Kaynaklar;

İlk Çağlardan Günümüze Çukurova Tıp Tarihi /Editör;S.Haluk Uygur, Ali İhsan Ökten/ Karahan Yayınları

Türk Mektupları/ Ogier Ghiselin de Busbecq/ Türkiye İş Bankası Yayınları)

Kaynak: gundemajans.com.tr