İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, “Kur ve maliyet artışlarının devam etmesi halinde önümüzdeki dönem bu düzeyde etkinliklerin sayısının azalması kaçınılmaz” dedi.
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin göz ardı edilmiş etkenlerinden birisi de kültür ve sanat aktivitelerinin pahalılaşması. Yurttaşlar ekonomik kriz dolayısıyla sinema, konser gibi etkinliklere gitmek bir yana dursun, kitap alırken dahi zorlanır halde. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner, “Tüm paydaşların işbirliği ve iyi niyetli çabalarına rağmen, özellikle büyük prodüksiyonları İstanbul’da izleyicilerle buluşturmak her geçen gün zorlaşıyor. Bu yıl birçok uluslararası isim etkinliklerimizde sahne aldı ancak kur ve maliyet artışlarının bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki dönem bu düzeyde etkinliklerin sayısının azalması kaçınılmaz olacaktır” dedi.
Yıl başında kitaplara yüzde 30 zam geldi. 1 Temmuz’dan başlayarak müze ve ören yeri girişlerine de yüzde 30’la 45 arası zam geldi. Galata Kulesi’ne giriş 175 liraya, Efes Antik Kenti’ne giriş ücreti ise 200 liraya çıktı. Birçok bağımsız kitabevi ise iflasın eşiğine geldi. 2021 yılının ekim ayında Beyoğlu’nun bir zamanlar vazgeçilmezi Denizler Kitabevi İstiklal Caddesi’ne veda etmişti. Geçtiğimiz haftalarda da Şişli’nin en büyük kitabevi olan Kitap Koala Teşvikiye’den ayrıldı. Pandora Kitabevi de geçen günlerde Beyoğlu şubesini kapatma kararı aldı. Taner, “İKSV olarak neredeyse tüm etkinliklerimizde uluslararası sanatçıları ağırlıyoruz. Kurdaki artış ve oynamalar elbette bu durumu zorlaştırıyor. Önemli olan tahmin ve planlama yapmakta karşılaşılan zorluklar. Bütçemizin yarısını, sponsor kuruluşların desteği oluşturuyor” dedi.
“BİREYİN KENDİ ÖZGÜN DİLİNİ KEŞFETMESİNE YARDIMCI OLUR”
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Dr. Mehmet Emin Balcı da, sanat ve kültüre erişimin gençlerin gelişimindeki önemine dikkat çekti. Balcı, “Kültür bir yönüyle bireylere dünya hakkındaki ortak değerlerin, hafızanın, duygu, düşünme ve eyleme biçimlerinin aktarımıdır. Bu bağlamda yeni nesillerin öncekilerle bütünleşmesine hizmet eder, öldükten sonra yerimizin boş kalmamasına. Diğer yönüyle ise her şeyin birbirine benzediği bir ortamda bireyin kendi özgün dilini keşfetmesine yardımcı olur” diye konuştu. Toplumdaki sosyo-ekonomik gruplar arasındaki farkların yoğunlaşmasıyla ortak ifade formlarının da tekrardan grup özelliklerine göre şekillendiğini belirten Balcı, “Toplumsal hiyerarşi içindeki pozisyonlar kırılganlaştıkça gruplar estetik veya lükse dair alışkanlıklarını gözden geçirirler. Asgari koşullar içinde estetik kaygıları ilk elden çıkaranlar bir yana bunu daha hayati bir ihtiyaç gören kesimler de farklı maliyet hesaplarına girişir” dedi.