Bu başlık; 16 Eylül – 12 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek 15. İstanbul Bienali’nin başlığı. İKSV nin sayfasından ulaşabilirsiniz. Hepimizin gündelik hayatının önemli bir ögesi aslında.
10 yaşıma kadar Burdur’ da geçen çocukluğumda, sanki tüm komşularımızla koca bir aile gibi yaşadık. Hep mi mutluyduk, sorun çıkaranlar yok muydu, vardı elbet, ancak birbirine karşı duyulan saygı, anlayış, hoşgörü çok yüksekti.
‘Velesbit ‘ kelimesini alt komşumuz ve en yakın arkadaşımın babaannesinden duyardım bir tek. (Velesbit = bisiklet) Şimdi büyük bir çoğunluğunu rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Sonra Sinop iline taşındık. Bütün gün ev yerleştirildi ve çok yorulduk. (O zamanlar evden eve taşıma firmaları yoktu tabii.) Hiç tanımadığımız, memleketli bile olmadığımız insanlar, bize yardım ettiler, tepsilerle çaylar, yiyecekler ve hatta akşam ızgara balık ve salatasına kadar yemeklerle, hoşgeldiniz dediler bize. O günden sonrasında da harika dostluklar kuruldu. Karadeniz’ de de koca bir ailemiz oldu.
Sonrası ortaokul, lise, üniversite, İstanbul’ da yatılı okullarda geçti. Evlenip yerleştiğimiz evimizde 3 yıl oturduk. Karşı komşumuzun da adı Mine idi (zilden okumuştum.) 3 yıl boyunca kendisini 2 defa gördüm. Komşusuzlukla geçen yıllar. İstanbul’ da daha içe dönük yaşamlar sözkonusu. Komşulaşabilmek için, önceden tanışıklıklar gerekiyor. Yalnızsın.
Ve Adana. Silah Apartmanı sakinleri. Beni yabancılaşmış halimden hemen çıkardılar. Mükemmel dostluklar yaşadım. Ve hatta ‘Adana Annem’ Nurten Şen ve Adana kardeşlerim Atahan, Sultan, Elif, Fatoş ve Dilek ile çocuklarımı beraber büyüttüm.
Adana’ ya geldikten sonra, komşularımdan adını duyduğum sarımsaklı köfteyi, bir gün eşime yapmak istemiştim. Biraz kıyma ve biraz sarımsak elime alıp, karşı komşum Neslihan ablanın zilini çaldım.
- Sarımsaklı köfte yapacağım, bu kıyma yeterli mi diye sorduğumda, Neslihan abla bir kahkaha attı ve Nurten ablaya seslendi. Sen evine geç, geliyoruz dediler. Hiç birşey anlamamıştım, bana neden güldüklerini de.
Biraz sonra apartmandaki komşularımız kapımı çalıp, mutfağa girdiklerinde anladım, sarımsaklı köftenin Adana’ ya özgü bulgurla yapılan bir yemek olduğunu, kıyma kullanılmadığını.
Ve el birliğiyle koca bir tencere yemek yaptık, afiyetle , şenlikle yedik.
* * *
Komşuluk toplumun en temel birimlerindendir. Bireyin gelişiminde ve eğitiminde önemli bir işlevi vardır. Sevgi içerir. Saygı içerir. Anlayış ve yardımlaşma içerir.!!!!
İyi komşularınız mutluluğunuz, kötü komşularınız mutsuzluğunuzdur.
Bizi biz yapan değerlerimizi kaybetmemeli, gelişme, büyüme, hızlı yaşam derken kendi özüne yabancı, kendinden başkasını umursamayan bir toplum olmaya özenmemeliyiz.
Herkes her gün kendine bu değerleri hatırlatsa Büyükşehir de bile komşuluk kavramları varlığını sürdürür ve her geçen gün zorlaşan yaşamda, bir birey olmanın anlamı olur.