Emrah Kolukısa
Karantina günlerinde sanat soruşturmamız sürüyor. Bugün söz sırası sanat galerinde.
Koronavirüs salgınının olumsuz etkilediği bir başka alan da sanat galerileri. Büyük kurumların koleksiyonlarını çevrimiçi ziyarete açtıkları şu günlerde özel galerilerin nasıl bir yol izlediklerini merak ettik ve Bozlu Art Project’ten Oğuz Erten ve Martch Art Project’ten Bahar Kizgut’a sorduk.
Bozlu Art Project’in yöneticisi Oğuz Erten önümüzdeki dönemde yapılması planlanan sergileri durdurduklarını açıklarken, bir süredir bekleyen kitap işlerine konsantre olduklarını söylüyor.
COVID-19 salgını ve ardından gelen karantina süreci sizin gibi özel galerileri nasıl etkiledi?
Salgının Türkiye’de görülmesinden bir iki gün sonra biz sıkıntılı bir sürecin içine gireceğimizi hissetmeye başladık. Özel galerilerin yadsınamaz ekonomik bir boyutu olduğu gibi asıl varlık sebebi, toplumla sanatı buluşturmasıdır. Şu an bu ana hat kesilmiş durumda! Bu durum galerileri etkilediği gibi sanat izleyicisini de derinden etkileyecek gibi gözüküyor. Yani her iki taraftan da götürecekleri olacak.
Önümüzdeki dönem için nasıl bir planlama düşünüyorsunuz?
Salgın dolayısıyla uzun zaman önce sanatçılarla yapmış olduğumuz sergi planlamalarımızı önümüzdeki üç aylık süre için durdurduk. Bu sergiler, yapmayı heyecanla beklediğimiz sergilerdi. Umuyoruz en kısa zamanda bu sergileri düzenleyebileceğimiz süreçlere geri döneriz. Biz bu süreçte neredeyse tüm sanat kurumlarının yaptığı gibi online içeriklere ağırlık verdik. Ancak Bozlu Art Project içinde 13 bin kitabı aşan kütüphanemiz ve onun uzun zamandır vakit ayıramadığımız çalışmaları, yayın evimizden çıkmayı bekleyen ve yoğunluktan yavaş ilerleyen kitaplar projeleri, Bozlu Arşiv için ayıramadığımızı düşündüğümüz çalışmalar için boşluk bulmuş olduk. Online içeriklerle saymış olduğum bu alanlardaki çalışmalarımıza kurumumuz içinde ağırlık verdik.
Yaşadığınız önemli bir ekonomik kayıp olduğu açık. Bu kayıpları nasıl telafi edeceksiniz? devletin bir yardımı, desteği olmalı mı?
Aslında bizim alanımız ekonomik açıdan son iki yıldır -kriz dolayısıyla- kan kaybediyordu. Türkiye’de ve diğer ülkelerde böyle durumlarda her zaman devletten bir beklenti olur, olmalı da ama asıl iş bizde bitiyor bence. Böyle bir zamanda var olmak için eskisinden daha çok çalışıp, daha iyi projeler ortaya koyup, yeni bir yol bulmak bize düşüyor. El birliği ile toplumun tüm kesimleri bu şekilde bir bakış açısı oluşturursa bu süreci de ekonomik krizi de çabuk atlatırız kanaatindeyim. Söylediklerim biliyorum kolay değil ama önümüzdeki seçenekler bize başka bir yolumuz olmadığını gösteriyor. Ben galerilerden önce sanatçıların çok daha hızlı bir şeklide desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Her türlü zor koşula katlanıp, sanat üretme azmini gösteren sanatçılar için zaten zor geçen yıllar, bu salgın ile dayanılmaz bir seviyeye geldi. Küçük destekler bile sanat yapabilmek için tüm bu zorluklara katlanan arkadaşlarımıza yanlarında var olan birileri olduğunu hissettirecektir.
Dünyadaki örnekler neler bu konuda? Orada belli bir destek yapılıyor mu galeriler, sanatçılara?
Çok kısa bir zaman önce Almanya’nın sanatçılarına ve sanat kurumlarına bir destek açıklaması olduğunu duyduk ama sözü geçen rakamlar bunun gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu gösteriyor. Bulunduğumuz konumu o yüzden başka ülkelerle kıyaslamamamız gerektiğine inanıp kolları bir an önce sıvamalıyız.
Yazının devamını okumak için tıklayın