Koronavirüs’ü delen dijital gösteriler!

Nuray Büyükdağ
Nuray Büyükdağ

Önünüze bir dolu liste çıkararak ortalığı dijital bir kültür sanat çöplüğüne dönüştürmeye niyetim yok. Öyle olmadığını düşündüğüm(!) ufak bir liste hazırladım sizler için…

Aristoteles, “Bütün insanlar, doğal olarak, bilmek isterler” der. Keşke geç vakitte aniden duyurulan sokağa çıkma yasağını daha önceden bildirselerdi bizlere. Tamam, Aristotales’in bahsettiği bir bilgiden bahsetmiyorum elbette. Sadece biraz sorumluluk, biraz şeffaflık… Mesela tıpkı BEDAŞ, İSKİ veya diğer herhangi bir kurum gibi kesintileri en azından bir gün öncesinden bildirselerdi. Örnek; “21 Ocak 2020 Salı günü 10.00 ile 22 Ocak 2020 Çarşamba günü 01.00 saatleri arasında 15 saat süreyle aşağıda belirtilen bölgelere su verilemeyecektir” gibi… Bu panik yaşanmaz, insanların da birbirini yadırgadığı, anlamadığı ve kibirli bir yerden yaklaşarak cahillikle suçladığı market görüntüleri oluşmazdı. Asıl, ‘sosyal mesafe de neymiş’ diyip, karantinaya çekildikleri onca günü bir anda heba ederek yakın mesafeye geçenleri ‘hepsi koronaya yakalanacak endişesiyle’ izlediğimiz görüntülerle karşılaşmazdık en azından!

Ama daha kötüsü de olabilirdi. Tabii. Bizden habersiz sokağa çıkma yasağı da ilan edilebilirdi. Sonra sokaklarda aniden cezalar kesildiğinde bu defa da klişe espirilerinizden birini yapıp “IBAN’a yeterli bağış yapılmadı galiba” diye söylenecektiniz yine. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek değil niyetim!

Neyse, daha fazla uzatmadan asıl konuya geçsem iyi olacak!

Koronavirüs salgını nedeniyle etkilenen sektörler arasında kültür-sanat etkinlikleri, mekanları ve bu alanda çalışanlar geliyor. Bağımsız tiyatrolar bundan en çok etkilenenler. Zaten birçok sorun karşısında zorlukla ayakta kalmaya çalışan tiyatrolar için Covid-19 bardaktaki son damla oldu. Uzun zamandır çalışmalarını sürdüren Tiyatro Kooperatifi, Koronavirüs’ün etkileri sektörde hissedilir hissedilmez hızlı bir şekilde çalışmalara başlayıp Kültür ve Turizm Bakanlığına sorunlarını ilettikleri acil taleplerini bildirdikleri birkaç toplantı gerçekleştirdi. Gelişmeleri Tiyatro Kooperatifi’nin sayfasından takip edebilirsiniz.

Ve öneriler… Kafalarımız dijital dünyanın bize sunduklarından dolayı oldukça karıştı. Aslında biraz da yorucu bir hal almaya başladı. Hangisini izleyelim, neleri okuyalım, kimleri dinleyelim derken yaptığımız listelerin uzunluğu bizi yordu. Elimizde gerçekleştiremediğimiz listeler… Bu nedenle buradan geçen haftalardaki gibi önünüze bir dolu liste çıkararak ortalığı dijital bir kültür sanat çöplüğüne dönüştürmeye niyetim yok. Öyle olmadığını düşündüğüm(!) ufak bir liste hazırladım sizler için…

Salgını önlemek ve evde kalmayı tercih edebilmek için; #herkeseucretliizinhakki ve #istencikarmalaryasaklansin

“Devletin, eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun davranarak, suç ayrımına gitmeden ‘İnfazda eşitlik’ ilkesi yönünde bir düzenleme yapması hukuki ve vicdani yönden elzemdir.” #infazdaeşitliki̇stiyoruz 

Aysel Yıldırım

BGST – Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu oyuncu, yazar ve yönetmenlerinden Aysel Yıldırım ile özellikle Zabel‘i seyrettikten sonra tiyatroya dair sohbet etmek için karşılaşmayı hep istemiştim. Belirsiz bir ertelenmeye maruz kaldı bu durum. Kısmet online bir buluşmadaymış.

“Biz tiyatrocular, yaşadığımız halleri, tiyatro klasiklerinden ezbere bildiğimiz sahnelere benzetmeyi severiz. Bu günler de, nedense(!) bize Moliere‘in ‘Cimri‘si Harpagon‘u anımsattı:). Harpagon ve uşak Le Fleche‘i karantinaya aldık:)”, diyerek kırmayıp bizimle eğlenceli bir video paylaştılar. 

Özcan Alper

İlk uzun metrajlı filmi “Sonbahar“ile pek çok festivalde ödül kazanan Özcan Alper;

“Belki de her şeye rağmen biraz olsun durunca farkettik ki neoliberalizmin bize dayattığı sürekli hareket halinde olma, sürekli yolculuklar, sürekli bir performansın aslında bize ve gezegenimize, doğaya çok da iyi şeyler yapmadığıydı. Ve gördük ki bu kısa süreli kapanma bile doğaya çok iyi geldi.” diyerek sözlerine devam etti…

Bülent Öztürk

Yönetmen Bülent Öztürk’ün Brüksel Üniversitesi RITCS Sanat Okulu’nda(School of Arts), sinama okulunun ikinci sınıfında (2009) çektiği ödüllü belgeseli “Zaman Zaman”ı ve bugünlere dair duygularını bizlerle paylaştı. ‘Zaman Zaman’, Güneydoğu’da boşaltılan köyleri insani bakış açısıyla anlatıyor… 

Zaman Zaman’ı izlemek için tıklayın.

Yazının devamını okumak için tıklayın