Bazen bir yüze bakıyorum… Yüreğimin aynasında kendimi görür gibi, o yüzde yüzlerce yüz daha görüyorum.
Riyakârlık olarak değerlendirmiyorum o çok yüzlülüğü. Çocuksu yanların, erişkin bir dönemde oluşan çoğalmışlığıyla görüştüğümü biliyorum.
Evet…
Bir yetişkinin yüreğindeki haritaya bölgeler çizmiş ve eylemlerini gerçekleştirirken özünden hiçbir şey kaybetmemiş nice çocukluklarla tanışıyorum…
Bir hayat okulunun bahçesinde oynaşıp duruyorlar. Sevinç ve hüzünlerin birbirine karıştığı çığlıklarla, varlıklarını defalarca duyuruyorlar.
En önemlisi de…
Geldiğimiz, bulunduğumuz ve gitmekte olduğumuz yol ne olursa olsun…
Ömrümüzdeki birçok anın, her iyi şeye yeniden başlar gibi olması gerektiğinin ayrımına varıyorum…
Kadın ya da erkek olsun… Yüreğinin soğumaya başladığını hissettiği an, sevgi şöminesini bir daha tutuşturabilmeli insan, diye düşünüyorum…
Kendini yakmadan, içindeki her duygu katmanını ısıtabilmeli.
Eritebilmeli buz dağlarını; kendi selinde boğulmadan
görsel.anonim