Melike Demirağ, Geri Dönüşüm / Burhan Şeşen

“Ah be ah! ne güzel günlerdi” diye yakındığımı pek hatırlamam. Her çağın her yaşın ayrı bir tadı olduğunu düşünürüm. Tabii ki yaşadığımız dönemi nasıl geçirdiğimizi belirleyen çevresel ve siyasal faktörleri de göz ardı etmeden. Ben yetmişli yılları çok önemli bulurum hem siyasi, hem 68 olaylarının genişleyen dalgası, hem de müzik açısından. Aradan elli yıl geçmiş. Ama şu anda da o günlerle ilgili pek bir değişiklik yok düşüncelerimde ve sanata bakışımda. Yok, tutucu biri değilim.

Herakleitos’un yüzyıllar öncesinden söylediği “değişmeyen tek şey değişimdir “lafı bana çok anlamlı gelmez. Zira değişimden ne anladığımız önemlidir benim için. Bunun yerine Albert Einstein’ın “gelecek şimdiki zamanda yaratılır” sözü daha yakın ve doğru gelir bana. 70’li yıllar hem siyasi baskılar hem ekonomik nedenler hem de yeni yeni palazlanan teknoloji yüzünden -belki de sayesinde- arabesk müziğin, seks filmlerinin ve gazino kültürünün önünü açtı ama tek hakim olarak da kalmadı bu kültür. Düşünsenize 1973 yılında Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu Dünya”sı çıkıyor bir sene sonrasında ise Bülent Ortaçgil’in “Benimle Oynar mısın”ı. Ya da zamanın Yeşilçam’ında seks furyası diye adlandırılan dönemin başında 1972’de “Parçala Behçet” serisinin ilk filmi çekiliyor iki sene sonra ise 32. Locarno Festivali 1’incisi Altın Leopar ödüllü “Arkadaş”. Yılmaz Güney ve ‘Melike Demirağ’ın başrolünü paylaştıkları bu film hem sınıf çatışmasını anlatan senaryosuyla hem de şarkısıyla bir döneme damgasını vurdu desem sanırım yanlış olmaz.

Melike Demirağ’ın seslendirdiği söz ve müziği Şanar Yurdatapan’a ait olan “Arkadaş” bugün bile hala bağıra çağıra, birbirine sarılarak söylenen bir şarkı değil midir?

Ben Melike ile tanıştığım tarihi hatırlamıyorum. Ama 1974 yılından beri tanışız kendisiyle. Sinemada gördüğüm ilk andan beri. Arkadaşlığımız o günden bu güne yani.

Melikenin annesi dönemin en önemli seslerinden Rüçhan Çamay babası ise ünlü film yönetmeni ve yapımcı Turgut Demirağ. Yılmaz Güney ustasını çok seviyor çok sayıyor ama bu filmdeki başrol için de Melike, Yılmaz Güney’ in olmazsa olmazı. Melike’yi “Arkadaş” filminde oynatabilmek için izin istediğinde ise Melike henüz 18 yaşında.

Turgut Demirağ Güney’e, “Sinemanı çok seviyorum ama siyasi görüşlerini değil. Kızımı beyazperdede istemediğim bir rolde görmek istemem” diye ufaktan bir racon bile kesiyor. Ama verdiği izin sayesinde Türkiye hem çok iyi bir oyuncu hem çok duygulu başarılı bir yorumcu kazanıyor. Onu yakından tanıyan bizler için ise aynı zamanda şahane bir insan.

Melike ile sürekli vakit geçiren birlikte olan şarkılar söyleyen biri değilim ama onunla yaşadığım her anın farkındayım. Ona arkadaş dememin onun bana arkadaş demesinin farkındayım.

arkadasim-melike-809855-1.

Sevinçleri paylaşarak çoğaltmamızın üzüntüleri susarak azaltmamızın farkındayım.

Ankara’ya yaptığımız bir tren yolculuğunda sevdiği adamı ondan çalıp -ki mahalle arkadaşımdı- restoranda bira içtiğimiz için nerdeyse azarlandığımın farkındayım.

Ücretsiz gittiğimiz yüzlerce etkinlikten birinde, bir stadyum konserinde daha ses sistemi bile kurulmamışken; bizi sporcuların soyunma odasında bekletip içinde peyniri az bir sandviç ve markasız bir ayran ile ağırladıkları zaman bu durumdan bile keyif alıp sahneye çıktığımızda binlerce insanın şarkılarımıza coşkuyla eşlik ettiği o günün farkındayım.

Yazının devamını okumak için tıklayın

Albümü aşağıdaki linkten satın alabilirsiniz:

esenshop.com/melike-demirag-geri-donusum