Muhsin Akgün’ün ikinci fotoğraf albümü

Yazgülü Aldoğan

Muhsin Akgün’ün ikinci fotoğraf albümü ‘Söz ve Müzik: İstanbul’, son on yılda fotoğrafladığı 437 konserin 190’ından seçtiği fotoğraflardan oluşuyor.

İdeallerinin peşinden gidebilmiş şanslı kuşaktan. Eğitimini aldığı işi yapabilmek bile bugünün gençleri için ulaşılması zor bir rüya iken… Muhsin Akgün, üniversitede fotoğrafçılık eğitimi alıyor. Öğrenciyken arkadaşlarıyla dergi çıkarıyor. Sonra Radikal macerası. Radikal gazetesi kültür sanat servisinde 15 kişi çalıştıklarını söylediğinde, bir zamanlar ben de oralarda bulunmuş olsam bile şaşırıyorum, Cumhuriyet’te pandemi öncesi her gün iki, şimdi tek sayfa da olsa kültür sanat haberlerini üç kişi yapıyoruz! Bizim yolumuz ilk kez o Radikal’de çalışırken kesişti. Kitabım yeni çıkmıştı ve röportaj için evime fotoğraf çekmeye gelmişti. Bir yanda Galata Kulesi, bir yanda Boğaz manzarası olan terasa çıkarmıştım. O manzarayı boş verip kırmızı Marsilya tuğlası eski duvarı seçmişti fon olarak. O fotoğrafı hâlâ sosyal medya hesaplarımın birinde kullanırım! 

Fotoğrafçı olmak böyle bir şey, neyin nerede çekilmesi gerektiğini görmek. Kadrajı önce gözünle yapmak. Gerisi teknoloji ki şimdiki makineler onu kendiliğinden yapıyor! Haber fotoğrafçılığında hareket ve olay önemli, portre fotoğrafçılığında duyguyu yakalamak. Muhsin Akgün, Radikal kültür sanat servisinde çalışırken İstanbul’un renkli ve güzel zamanları, her gece bir konser, bir etkinlik kovalıyor. Gündüzleri ise sanatçı portreleri çekiyor. Müziğe olan tutkusu, gittiği konserlerde sadece fotoğraf çekmekle kalmamasının nedeni; genelde ilk iki üç parça için verilen fotoğraf çekme izni bittikten sonra geriye çekilip konseri izliyor. Ve bazen hiç beklemediği bir kareyi orada yakalıyor! Ki zordur konserde fotoğraf çekmek. Işık, açı, hareket hiçbir şey kontrolünüz altında değil, gerçi anlatıyor: O izin verilen üç parça için izin verilen sahne önünde, ışık ve sanatçıların birlikte olma durumu, her şey önceden planlanıyor. Koskoca sahnelerde her biri bir köşede koşuşan sanatçılar, çekim için seyirciye belli etmeden bir araya geliyor. Sahne ışıkları ona göre açılıyor. İzin süresi bitip fotoğrafçılar geriye çekildikten sonra ise her şey müzisyene göre değişiyor.

Yazının devamını okumak için tıklayın

Albüm için tıklayın