Onu hep erkeklerden dinledik; İpek Çalışlar, Atatürk’ün hayatına dokunan beş kadını anlatıyor

İpek Çalışlar: Mustafa Kemal kanaat önderlerinin kayıtsız şartsız kendisini onaylamasını istiyor. Bu Halide Edib’in karakterine ve mantığına hiç uymuyor. Fikirlerini eğip bükmek yerine muhalefet etmeyi tercih ediyor. Halide Edib demokrasi konusunda çok ısrarlı, Mustafa Kemal ise ülkeyi yeniden inşa etmeyi esas alıyor. Çatışıyorlar.

Onu hep erkeklerden dinledik. Biyografilerinde anlatılarına yer verilenler hep erkekti. Ama Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında kadınlar her zaman önemli bir yer tutuyordu. Bu ‘erkek anlatımları’ tabusunu yıkan ve onu yakından yaşamış kadınların anlatılarına yer veren İpek Çalışlar’la yaptığımız sohbeti, kitaplarının mini bir derlemesi olarak görebilir ve onları daha yakından tanıyabilirsiniz. 

  • “Atatürk ve kadın” diyerek iki noktayı üst üste koyarsak, genel hatlarıyla nasıl bir çerçeve çizersiniz? 

Atatürk’ün hayalindeki kadın modelinin Latife olduğu kanısındayım. Bu nedenle bütün planlarını değiştirip onunla evleniyor. Annesine saygısı ve sevgisi gayet dozunda. Zübeyde Hanım sağduyusu ile adeta onun pusulası. Fikriye’ye gelince… Onunla dolu dolu yaşadığı iki yıl boyunca çok mutlu, kahkahaları uzaktan duyuluyor. Halide Edib, ülkenin dışına taşmış şöhreti olan bir kadın. Neredeyse yaşıtlar. Mustafa Kemal’i hem takdir ediyor hem de tenkit ediyor. Gergin bir ilişkileri var. Kız kardeşi Makbule’ye gelince… İdealindeki kadınlara benzemiyor ama tek kişilik ailesi. İki kardeş nasıl birbirini hem sever hem hırpalar, onlar da öyle. Mustafa Kemal’in babası o küçücükken ölüyor. O da iki kız kardeş, annesi ve anneannesi ile birlikte yaşıyor. Kadınların ne kadar ezildiğini görüyor. Kadın meselesi çocukluğundan itibaren Atatürk’ün kafasını çok meşgul etmiş. 

Kadınlık meselesinde yol gösterici: Zübeyde Hanım

  • Zübeyde Hanım nasıl biri?

Zübeyde Hanım çevresindeki kadınlara önderlik edebilen, anlayışlı, mantıklı ve akıllı bir kadın. Oğlunu yetiştirirken onu özgür bırakıyor ama kontrolü de hiç elden bırakmıyor. Üvey baba ile Mustafa Kemal arasındaki soğuk ilişkiyi ortadan kaldırmadaki ustalığı, parasını kullanırken gösterdiği basiret dikkati çekiyor. “Kadınlık meselesinde bana yol gösteren annemdir” diyen bir Mustafa Kemal var. Fikriye’yle muhabbeti yok. Latife’yi gelin olarak beğeniyor, benimsiyor. Sevmedi, diyenler de var. Sevmese oğlunun gıyabında onu Latife ile nişanlar mıydı? Hayır.

 
Zübeyde Hanım
  • “Kadınlık meselesinde bana yol gösteren annemdir” diyor Mustafa Kemal. Ama bir yandan Makbule okuyamıyor, Latife’nin vekil olmasına izin vermiyor. Neden böyle bir zıtlık var? 

Kız kardeşi okula gidemediği için Mustafa Kemal’e serzenişte bulunuyor. Haklı da. Mustafa Kemal’in annesinden de kız kardeşinden de kadınlık durumuna ilişkin pek çok şey öğrendiğini düşünüyorum. Ama kadın meselesine sihirbaz gibi çözümler getirmesi mümkün değil. Büyük adımlar atsa da, sorun günümüzde de kanamaya devam ediyor. Kadın ile erkeğin eşit fırsatlardan yararlanması, öncelikle hukuk önünde eşit olmaktan geçiyor. Erkekler kendi cennetlerini kurmuşlar. Bu cennete müdahale edilmesine şiddetle direniyorlar. Yunan ordusu ile savaşmaktan çok daha çetrefilli. 

  • Zübeyde Hanım’ın okuma yazmayı bilip bilmediği de tartışmalar arasında. Hangisi doğru? 

Eğitim görmemiş ama hayat okulunun iyi bir öğrencisi olmuş. Mektuplarını yakınlarına dikte ettiriyor.

İpek Çalışlar, Fotoğraf: Murat Şaka

  •  Sizi en çok etkileyen hikâyelerden biri Zübeyde Hanım ile Ali Rıza Efendi’nin ev tapularının ortak olması olmuş sanırım.

Gerçekten bugüne örnek bir durum bu. O yılların tapularını incelemek gerekiyor kendisinin özel bir durumu olup olmadığını anlamak için. Ailesi varlıklı, kadınların da miras hakkı var. Durum böyle olunca, aileden gelen miras payı ile eve ortak olduğunu düşünüyorum. Ölen üç çocuğunun yasını tutarken hayattaki üç çocuğuna tek başına bakmak zorunda kalan bir kadından söz ediyoruz. 

Yazının devamını okumak için tıklayın