Peynirimi kim kaptı?
Ankara’da bir çalıştaydayım, ‘’Rapid Recovery’’.
Sevgili Prof. Dr. Murat Bozkurt davet ederken,
‘’ Emre ağabey mutlak olmalısın, çok önemli’ demişti.
Batılıların hastanede yatış süresini kısaltan uygulaması,
Amaç, hastaların çabuk ayağa kalkması ve iyileşmesi,
Birçok riski azaltan bu yöntemi tartışıyoruz. İlginç !
Bürokratlar, hekimler, yardımcı sağlık grubu beraberiz.
Ameliyat masasından ağrısız, yürüyerek kalkmak,
Ameliyat günü evine kendi arabanla dönmek,
Analitik akıl ön planda yıllarını bu işe vermiş, ,
Kanıta dayalı bilimle konuyu bize aktaran,
Danimarka ve Hollandalı meslektaşlarımız.
Bende bir direnç bir direnç, sormayın;
‘’ Hocam siz ne düşünüyorsunuz’’ diye soruyorlar,
‘’ Ya bizde, hasta eve gitmek istemez ki’’ diyorum.
DEĞİŞİME direnç genetik zaafımız, belki problem bu.
●●●●○○○○●●●●
Doğu batı zihniyet farkının sınır çizgisindeyiz.
‘’ DEĞİŞİME DİRENÇ, ‘ Ne lüzumu var cumhuriyeti’,
Adam hızlı iyileşme diyor, ben yok artık diyorum!
Hollandalı meslektaşım direnci görünce gülüyor.
Benzer süreçleri onlarda geçirmiş belli ki.
Eğitimini zeka üzerinden aldığından, deneysel büyüyüp,
Bilime ve araştırmaya önyargısız baktığından şaşırıyor.
Bir kitap öneriyor bize: ‘’ Peynirimi Kim Kaptı’’,
Bir saatte okursunuz, sonra tekrar düşünün diyor.
Verimli toplantıdan çıkınca kitapçıya dalıyorum,
Hemen kitabı kapıyor ve gece okuyuveriyorum.
Konu; iki fare ve iki insanın bir labirentteki yaşamı,
Labirentte gizli peynir istasyonları var, fantastik;
Metafordaki aranan peynir, hayattaki aradığın şey,
İş, kariyer, para, pozisyon, sevgi, dostluk, güven…
Labirent ise onu aradığın bu karmaşık hayat,
İnsanlar peyniri buldukları yere yerleşiyorlar, statüko,
Peynir bitince fareler yeniden arıyor, hemen değişim,
İnsanlarsa bekliyor ve direniyor, peynirimi kim aldı?
İki fare değişimi farkeden ve yönelen basit insanı,
Öyküdeki iki insansa, değişimi farketmeyen ve direnen,
Komplike, karmaşık ruhlu günümüz insanını simgeliyor.
DEĞİŞİME DİRENÇ, belki de tüm sorunların temeli…
●●●●○○○○●●●●
Artık DEĞİŞİM dünyanın en büyük gerçeği,’’realite’’,
İnanılmaz hızlı ve kaçınılmaz, kavrayamıyanı yakıyor.
Bırakın son on yılı, son iki yılda neler değişti,
Kitaba geri dönüyorum, hızlı taburcu ve iyileşme ???
Alışılagelmiş doğru yeni doğruya karşı ve DEĞİŞİM.
Kitap, labirentte peynire ulaşmaya çalışan insanın,
Arkasında bıraktığı notlarla sürüyor, örnek çok:
‘ Sürekli aynı şeyleri yaparak sonucun değişmesini bekleme’
– Hollandalı sağol, sebep sonuç ilişkisi değişebilir!
‘ Değişim bir anda olmaz, ancak öngörülebilir’
– Vallaha doğru, hızlı iyileşme mümkün olabilir!
‘ Birşeyler değişir ve asla eskisi gibi olmaz ’
– Adam haklı, hastalar artık daha kısa yatabilir!
‘ Eski peynirden ne kadar çabuk vazgeçersen,
Yeni peynire o kadar çabuk ulaşırsın’
– Gereksiz uzun yatırmamak mantıklı olabilir!
Kısacık kitap bende yeni bir fikir yapılanması oluşturuyor,
Belki günlerce anlatılsa değişim bu denli anlaşılamaz.
Değişim zor, ama çözümsüzlük değişemeyenlerde…
●●●●○○○○●●●●
Bir toplantı, bir değişim, bir direnç, direnci aklın farketmesi,
Biraz hikmet, akıllının önerisi yine aklın sembolik bir kitabı,
Akla inananın bilgiye yönelişi ve onu okuması, aydınlanma,
Değişime daha objektif bakma ve tepede uzlaşma,
Bugün size aktardığım anektodda bunların hepsi var.
İnanın, hayatımız es geçtiğimiz bu anektodlarla dolu,
Dr. Spencer Johnson’un, ‘Peyniri mi Kim Kaptı’ sı gibi,
Değişimin kokusunu alan ve yönelen fareler sayesinde,
Değişime direnen ve gözardı eden karmaşık insanlar bile,
Peynire daha kolay ve zamanında ulaşabiliyor.
Artık dünyada değişmeyecek tek şey değişim;
Küçük değişimleri zamanında kavramak en büyük ödev,
Böylece büyük değişime adaptasyon mümkün.
Dünya insanı tehlikeli labirentte yeni peynirler arıyor,
Durağan statüdeki ‘ hani benim peynirim’ artık aptallık.
Değişimi görmek, anlamak, adapte olmak artık kaçınılmaz.
Yoksa labirentte kaybolunacak, hemde peynirsiz…
Emre Toğrul