Gazete Duvar yayın dünyasının nabzını tutmaya devam ediyor. Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik…
Keller’in şiirsel ve yarı otobiyografik romanı, 1846-1855 yılları arasında yazarın gençliğini, sanatsal çalışmalarını ve gelişimini sunduğu gibi, ülkesinin ve dönemin kapsamlı bir portresini de çiziyor. Emin Türk Eliçin’in Türkçeye kazandırdığı, Avrupa edebiyatının en önemli klasiklerinden ve başyapıtlarından biri olan Yeşil Heinrich’i ilk basımının üzerinden geçen yetmiş yılı aşkın sürenin ardından yeniden okurlarımıza sunuyoruz.
Yeşil Heinrich Seti, Gottfried Keller, Çevirmen: Emin Türk Eliçin, 762 syf., Kor Kitap, 2021.118
Bir tren kendini
raylara vurup giderken
kuşlar kendini gökyüzüne vurur
Düşler kalbe vurur
Ayrılık harflere, günler aylara
aylar mevsimlere vurur
ve herkes gider:
Kalmanın kalbi deliktir…
Tuz Lekesi, Yusuf Kurtuluş Türkoğlu, 88 syf., Hayal Yayınevi, 2021.218
İngilizce ödevi için makale yazması gereken üniversite öğrencisi Joe Talbert’in işi görünürde kolaydır. Tanımadığı bir insanla görüşme yapacak ve sonra onun yaşam öyküsünü yazacaktır. Aradığı kişiyi bulma ümidiyle evinin yakınlarındaki huzurevini ziyaret eden Talbert burada Carl Iverson ile tanışır. Vietnam gazisi Iverson işlediği tecavüz ve cinayetten dolayı hüküm giymiş bir suçludur. Otuz yıl tutuklu kalan Iverson’un birkaç aylık ömrü kaldığı için son günelerini huzurevinde geçirmesine izin verilmiştir. Ödevini yazmak üzere işe koyulan Talbert, adamı öyküsüde aklına yatmayan gariplikler olduğunu fark eder. Vietnam’da kahramanlıklar sergilemiş Iverson ile hunharca bir tecavüz ve cinayetten hüküm giymiş Iverson aynı kişi olabilir mi?
Talbert, şüphelerini paylaşan komşusu Lila ile birlikte gerçeğin peşine düşer. Sürekli sorun çıkartan alkolik anne ve bakıma muhtaş otistik kardeşinin varlığı, Talbert’in zaten zor olan işini daha da içinden çıkılmaz hale sokacaktır.
Gömdüğümüz Hayat, Allen Eskens, Çevirmen: Ergin Özler, 288 syf., Kitap Kurdu Yayınevi, 2021.318
1990’lardan bu yana küreselleşme olgusu gerek bireysel gerekse toplumsal hayatlarımızın içinde yer alıyor ve içinde bulunduğu her şeyi değiştiriyor, dönüştürüyor. Uluslararası toplum da bu değişim ve dönüşümden muaf değil; eğitimden hukuka, teknolojiden güvenliğe, enerjiden kültüre hemen her konuda yeni şeylerle karşılaşıyoruz. 2020’de dünya genelinde yayılarak yaşamlarımızı felç eden ve milyonlarca cana mal olan Covid-19 pandemisi ise alışkanlıkları, ihtiyaçları ve zorunlulukları değiştirerek yepyeni bir hayat tarzını beraberinde getirdi. Sonuç olarak teknolojik gelişmelerle birlikte pandemiden çok önce başlayan ve pandemide artış gösteren dijital ve çevrimiçi bir kurguyla küreselleşme yeni bir boyut kazanmış bulunuyor. Küreselleşmenin geleceği üzerine, sisteme ve insana dair analizler içeren bu çalışma, 21. yüzyılın yeni meydan okumalarını anlayarak, yaşadığımız süreci farklı boyutlarıyla değerlendirme amacını güdüyor.
Küreselleşme, Bölgesel Bloklar ve Gelecek CEM KARADELİ • Küreselleşme, Emek ve Sermaye AHMET ALPAY DİKMEN – ULAŞ TAŞTEKİN • Su ve Enerji Politikalarının Geleceği ve Dünya Düzenine Etkileri SENCER İMER • Küresel Güvenlik mi, Güvenliğin Küreselleşmesi mi? Yirmi Birinci Yüzyılın Güvenlik Kavramına Dair Bir Değerlendirme NURGÜL BEKAR • Covid – 19 Sürecinde Küreselleşme Boyutuyla Küresel Tedarik Zincirleri ve Uluslararası Ticaret GÜNER KOÇ AYTEKİN • Japonya, Çin ve Kuzey Kore Etkisinde Asya-Pasifik Bölgesinde Entegrasyon Süreci MEHMET FURKAN YILMAZ • Kültürel Açıdan Küreselleşmeyi Anlamak ve Değiştirmek Üzerine: Perspektifler ve Toplumsal Hareketler M. GÖKHAN UZUNER • Dönüşen İnsan ve Transhuman AHMET ALPAY DİKMEN • Küreselleşen Panoptikon: “Her Yer Gözetim” Post-Panoptikon Gözetim Olgusuna Sosyolojik Bir Bakış ELİF GÖZDAŞOĞLU KÜÇÜKALİOĞLU • Nesnelerin İnterneti Küresel İletişim Ağının Eğitim Sistemleri Üzerine Yansımaları MESUT ÜNLÜ •Küreselleşen Toplumda Eğitim: Salgın Sürecinde Çevrimiçi Olabilirliğin Anlamı MUHİTTİN ŞAHİN • Hukuk Devleti Endeksleri: Küresel Kapitalizm ve Sıradan İnsanın Hukuk Devleti Anlayışı NEZAHAT DEMİRAY • Kültürel Çeşitlilik Ekseninde Küreselleşmeye Yeniden Bakmak: Yerel-Küresel Etkileşimi ve Popüler Kültür RABİA BURÇİN YAVUZ
Çevrimiçi Dünya: Küreselleşmenin Geleceği, Kolektif, 456 syf., Nika Yayın, 2021.418
İki Kadın İki Aşk Kitap Açıklaması
“Beethoven’e karşı duyduğunuz sevgiyle sakın ha, bir erkek sevmeyiniz. Sizde bu ateş, bu sebat, bu inat ve bu müthiş gözlerle… Hayır, bu sizin için felaket olur.”
Hocası Profesör Neuberg, Macide’ye böyle söylemiştir.
Berlin Konservatuarı’nın piyano bölümünü bitiren genç kadın, Türkiye’ye döndükten sonra ailesinin de uygun gördüğü Rauf’la evlenip kızı Perihan’ı dünyaya getirir. Artık hem gitgide ünlenen bir piyanist, hem eş hem de bir annedir.
Fakat günün birinde kocasının okul arkadaşı Cemil’le tanışır. Profesör Neuberg’in bir kehaneti andıran sözleri işte o anda gerçek oluverir. Macide, Cemil’e saplantıya varan bir aşkla tutulur. Bu uğurda kocasını ve kızını geride bırakmayı göze alacak, ancak Cemil’le ilişkisi de fırtınalı olacak, genç kadını uçurumun eşiğine getirecektir. Kısacası aşk, onun felaketi olacaktır. Kitap, Macide’nin öyküsüyle başlıyor olsa da, bir süre sonra kızı Perihan da sahnede belirecektir.
İki kadın… Macide ve Perihan.
İki aşk… Piyano ve erkekler.
Suat Derviş, ustalık dönemi eserlerinden olan İki Kadın İki Aşk’ta tüm ezber bozuculuğu ve altüst ediciliğiyle aşkı her zaman yaptığı gibi incelikle anlatıyor.
Osman Balcıgil’in, Suat Derviş’in hayatını konu edinen romanı İpek Sabahlık’ı yazış sürecini anlattığı “İpek Sabahlık’ı Neden Yazdım?” başlıklı yazısıyla.
İki Kadın İki Aşk, Suat Derviş, 216 syf., İthaki Yayınları, 2021.518
Kitabın içine alınmadığı için biraz kırgındı ama arka kapakta bulunmanın çok daha değerli olduğunu söylemişlerdi ona. Kitabı almayanlar da okuyordu bir kere. Görünürlüğü çok daha yüksek, saygın bir pozisyondu. Yine de içeride sevdikleriyle olmayı tercih ederdi. Kitabın arka yüzünde, tek başına zaman geçirmek moralini bozuyordu. Neyse ki arada birileri kitabı eline alıyordu da yalnızlığını unutuyordu kısa süreliğine. Keyfi yerine geliyordu öyle anlarda. Hem zaten kim bilir, belki bir gün onu da içeri alırlardı. Hatta belki iki uzun hikayenin arasında sımsıcak bir yere yerleştirirlerdi rahat etmesi için. Eski günleri unutup yeni komşularıyla birlikte huzur dolu bir hayat sürerdi. Zaten mühim olan nerede olduğun değil, kimlerle olduğundu. “Neyse ki hayaller var” diye düşündü hemen sonundaki noktaya bakarak, ötesi boşluktu.
Olmayan Şeyler, Gökhan Yücel, 168 syf., Karakarga Yayınları, 2021.618
Sosyal hizmet, birey, grup ve toplumların yaşam kalitesini arttırmak için destekleyici uygulamaları kendi içerisinde barındıran uygulama temelli bir disiplindir. Bu yüzden öncelikle savunmasız, yoksul, toplumda kendini güçsüz hisseden kesimlere hitap etmektedir. Bu gruplara yönelik sosyal devlet bağlamında sosyal eşitliği sağlayıcı mekanizmaların oluşturulması, sosyal refahın sağlanmasında da büyük öneme sahiptir.
Bu kitapta öncelikle dezavantajlılığın ne olduğu, dezavantajlı / risk altındaki grupların sosyal hizmet ve sosyal politika açısından önemi ele alınmış, ardından da kitapta tanımlanan 13 farklı grup ayrı bölümlerde incelenmiştir. Öncelikle grupsal tanımlamalara yer verilmiş ardından da bu gruplara yönelik risk faktörleri ve bu risk faktörlerine yönelik sosyal hizmet uygulamaları sunulmuştur.
Sosyal Hizmette Dezavantajlı – Risk Altındaki Gruplar, Kolektif, 408, Nika Yayın, 2021.718
Cumhuriyet ve Antropoloji Tanzimat sonrası yüz yılı kapsayan bir bilim tarihi. 1930’lu yıllarda gerçekleştirilen bilimsel ve kültürel devrimin geri planında yer alan birikime odaklanıyor.
Tarihçilerce “katastrofik” ve “karanlık” bir evre diye nitelenen iki dünya savaşı arası dönem, Türkiye’nin kendi “yeni insan”ını inşa ettiği yıllar oldu.
Çağdaş bilim ve eğitim anlayışının temelleri uluslaşmanın ilk evrelerine özgü romantik özlemlerle 1930’lu yıllarda atıldı. Harf devrimi ertesi 1928-1938 evresi bilim anlayışında milat sayıldı. İlköğretimden yükseköğretime antropolojik verilerle yüklü bir geçmiş vurgulandı. Süreç tarih, coğrafya, dilbilim, mantık, jeoloji, biyoloji başta olmak üzere geniş bir bilim yelpazesini kuşattı. Kültür devrimi ise Anadolu insanı üzerine Batı’daki nasırlaşmış önyargıları sorgulayan bir projeye dönüştü.
Prof. Dr. Zafer Toprak, Cumhuriyet ve Antropoloji ‘de yine çok zengin bir malzeme külliyatına dayanarak, bunalımlı bir evrede doğayla barışık bilimsel kaygıları belgeleriyle dile getiriyor.
Prof. Dr. Zafer Toprak Boğaziçi Üniversitesi Emeritüs Öğretim Üyesidir.
Cumhuriyet ve Antropoloji, Zafer Toprak, 624, İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.818
Seçkideki diğer kitaplara linkten ulaşabilirsiniz
https://www.gazeteduvar.com.tr/rafduvar-yeni-cikan-kitaplar-galeri-1516059