Gazete Duvar yayın dünyasının nabzını tutmaya devam ediyor. Son günlerde yayımlanan, birbirinden farklı alanlarda dikkat çeken ve okurla buluşan kitapları derledik…
“Belki bu istisnai bir durumdu ama ne olursa olsun o an yaşadığımı hissettim. Göğsümdeki bu baskı yaşadığımın göstergesiydi.”
49 yaşında, dul, üç yetişkin çocuğuyla mesafeli bir ilişki yaşayan ve hayatı işiyle evi arasında geçen Martín Santomé’nin emekliliği yaklaşmaktadır. Emekli olunca bahçe işiyle ilgileneceğini veya gitar çalmayı öğreneceğini veya emekliler her ne yapıyorsa onu yapacağını varsayar, ancak aynı işyerinde çalıştığı bir genç kadına âşık olmayı hiç beklemiyordur. Başladıkları ilişki Martín’in sakin varoluşunu canlandırır ancak günlük rutinine ve ruh hâline verdiği bu mola kısa sürer. Yayımlandığı 1960 yılından bu yana 20’yi aşkın dile çevrilmiş roman, Uruguaylı Benedetti’nin en meşhur eseri.
Mola, Mario Benedetti, Çevirmen: Banu Karakaş, 192 syf., Yedi Yayınları, 2021
Her gün olduğu gibi bu sabah da akrebi, yelkovanı, zamanı ve önemi olmayan saatlerinin zili çalınca yataktan kendilerini sökerek kalktılar. Ayaklarını soğuk, yılanımsı terliklere sokarak uzun süredir kimsenin tatlı tatlı süzmediği suratsız suratlarını aynanın önüne koyup, çirkin dişlerini fırçaladılar. Hepsine birer vahşi batı hüznü boca eden enine çizgili Daltonumsu pijamaları düzgünce katlayıp dolaba koydular ve onlara birer nikâh töreni sıkıntısı iğneleyen gri takımlarının içini etleriyle, etleri tutan kemikleriyle doldurup çölün ortasında rüyaların yazıldığı yere doğru süresi belirsiz bir otobüs yolculuğuna çıktılar. Evet, onlar birer rüya yazıcısıydı ve Dünya gezegenindeki insanların rüyalarını yazıyordu…
Hepimiz rüya görürüz ve bunun çok da kafa yormadığımız birtakım sembollerle ilgili olduğunu düşünürüz. Mesela psikanalizin kurucularından Sigmund Freud’a sorsak bilinçdışına doğru çekmeye başlarız kürekleri. Çünkü ona göre rüyalar, sert dalgaların çarpıp aşındırdığı kayalar gibidir. Şimdi bir kenara bırakalım tüm bu metaforları. Ya birileri günlük yaşamlarımızı izleyip biraz paşa gönlünce biraz da kurallara göre yazıyorsa rüyalarımızı?
Hürer Ebeoğlu kalemini bambaşka bir evrene çeviriyor ve bizleri birbirinden orijinal rüya yazıcıları ile tanıştırıyor. Rüyaların Yazıldığı Yer absürd mizahın engin sularında sıradışı, biraz da mantıkdışı bir maceraya demir atıyor. İyisi mi siz en güzel yerinde kesilmeyen rüyalar için sayfaları çevirmeye başlayın!
Rüyaların Yazıldığı Yer, Hürer Ebeoğlu, 161 syf., Küsurat Yayınları, 2021
“Ortalık toz duman oldu.
Ben öldüm.”
Sağlık devrimi adı altında insanlığa yaşatılanlar, esrarengiz bir cinayet, iki arkadaşın yaşam mücadelesi ve fedakârlıkları…
Acımasız yöneticiler, suç örgütleri, korkunç cezalar ve ölümcül yasaklar… Bu kitapta anlatılan dünyanın sınırları yok.
Zeynep Kahraman Füzün, tedavisi olmayan hastalıkların ve her tarafı abluka altına almış salgınların çıkışsızlığında klostrofobik bir anlatı koyuyor ortaya. Fantastikle olağanın iç içe geçtiği bıçak sırtı bu metinde okur, insan sonrası dünyanın manzaralarıyla karşı karşıya kalıyor. 2019 yılında yazılan ve küresel salgını da öngören Dünya Topraklarında, “bugünden sonrası” için bir ihtimaller repertuvarı. Yaşamı ve ölümü sorgulatan bu hikâyeyi romanın kahramanıyla birlikte öğreneceksiniz.
Dünya Topraklarında, Zeynep Kahraman Füzün, 128 syf., Sahi Kitap, 2021.
Yazının devamını okumak için tıklayın