İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, Değirmen, Sırça
Köşk. Bugüne kadar okuyabildiğim kitapları.
Ancak beni en fazla etkileyen kitabı ‘İçimizdeki Şeytan’..
Ömer ve Macide’ nin kısa ve hızlı aşkları ekseninde ilerleyen bir kurgu gibi
görünse de, aslında hepimizin, en iyi görünenimizin bile çaresizliğe
düştüğünde, bahanelere sığınarak, ne kadar çirkin yollara başvurabileceğini
gözler önüne seriyor Sabahattin Ali.
Kitabın arka kapağında yer alan şu sözler, Ömer’ in sözleri, okuyan herkesi
etkisi altına alıyor.
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime
çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir
mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını
üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi
suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir
mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne
şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın
uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak
yolu… İçimizdeki şeytan yok… İçimizdeki aciz var… Tembellik var…
İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey:
hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…"
‘’ Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan
gevşek beyinlerimizle, kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla
kaybettiğimiz biçare irademizle, hayatta dümensiz bir sandal gibi dört
tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde,
insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz!”
“İnsanın en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden,
kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici
temayulleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve
beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan
kalabalıktır”
Toplumsal gündemin kişilikler üzerinde yarattığı baskı, güçsüz insanın
‘kapana kısılmışlığı’, aydın geçinenlerin karanlığına, ‘İnsanın içindeki şeytan’ a
keskin bir bakış.
Çoğumuzun kaçmaya çalıştığı, bahanelerin ardına sakladığı gerçekliklerle
yüzleştiriyor bizi. Okumadan, araştırmadan, düşünmeden sadece
birşeylere/birilerine inanarak yaşamanın, acı sonuçlarını gösteriyor.
Bugün çok önemli bir gün. Ve ancak böyle kutsanabilirdi benim dilimden…
Sevginin ışığı, içinizi aydınlatsın….