Uzun ve sağlıklı yaşamak, genç kalmak çağın trendi,
Öyle ya; insan doğar, büyür, olgunlaşır, yaşlanır ve ölür.
Bu sıralamanın ilerlemeciliği, yaşam hazzımıza zıkkım.
Yaşamın her anının paha biçilmez değerini görmemizi,
Kendimizin sahici ve değişebilir olduğunu anlamamızı,
Kısacası, hayatımızı kendimize ait kılmamızı engelliyor.
Hepimiz bu kaçınılmaz süreyi ve yaşam katmanlarını biliyor,
Hiç olmayacak şekilde zamanı durdurup geriye çevirmeye,
Yaşlanma ve ölümü, anlamsızca sona atarak yok saymaya,
Bizzat kendimiz kendimizi, her an kandırmaya çalışıyoruz.
Halbuki , hayatın herbiri kendine has niteliklere sahip aşamalarını,
İnsani arzu, beceri ve kısıtlılıkları olması sahiciliğini kurcalayıp,
Üstelik reddedip, doğal süreci tersine çevirmek yerine,
Her hayat aşamasının, en tatmin edici yanlarını yakalamak gerek.
Pekala; uzun ve sağlıklı genç kaldığımız bir hayat var diyelim,
Kim genç kalacak; bedenimiz mi, aklımız mı, ruhumuz mu?
Mesele buradaki püf noktasına erken vakıf olmak.
Hadi bakalım, şimdi yazı keyifli hale geldi…
∞Ω∞
Bu ‘’Ebediyyen Genç İnsan Ütopyasının’’ en büyük inkarı da,
Nihai sondur ki, ötelemek için kurulan her strateji çürüdükçe,
Platon’un yanılsamalar mağarasındaki adamlar gibi büzüşüp,
Bize bahşedilmiş bu hayatı bütünüyle ve gereğince yaşayamayız.
Fanilikle giriştiğimiz bu başarısız pençeleşme öyle aldatıcı ki,
Sanki ihtiyarlıktan feragat edersek fanilik bilincimizden sıyrılacağız!
Oysa Epikür’ün dediği gibi; yaşamın doruğu denen o zaman diliminde,
İfrat ile tefrit arasındaki, herşeyde ölçülülüğün altın ortasında,
Sabır ve denge içinde yavaşlamış , dinlemeyi öğrenmişken,
Belki gelecek korkusu yokluğunun da getirdiği gerçek cesaretle,
Hayatımızın en huzurlu olabilecek günlerini neden pas geçelim?
Genç ve olgun insanın, zaman ve kaygı boncuklarına dolanıp,
Yaşlılığı ötelemek ve geciktirmek için bocaladığı zamanda,
İyi yaşlanmış bir ihtiyarın, tasarladığı limana yanaşıp,
Mutluluğu da yersiz heveslerden kurtarıp emniyete alması,
O dingin dönemi, gençlik hevesine peşkeş çekmesinden evladır.
– Yetmişindesin ama, elli gibisin maşallah !
– Cebinden çıkarırsın gençleri, bravo sana,
– Ruhu genç, hiç çökmemiş, benden akıllı !!!
Hayretle ve takdirle karşılanır nedense biri biri içene giren süreçler,
Olgun çocuk, çocuk ruhunu kaybetmemiş yaşlı, genç görünümlü olgun.
Halbuki her dönemin en doğal ve kolay durumu, kendine has olandır.
Doğmadan önce nerdeydik sorusuna makul duyarsızlığımız gibi,
Varlığımızı en etkin halimizle sürdürme ısrarımız ve çabamızı da,
Öyle bir kabulle makule çekmeliyiz ki, yaşlanan dünya şenlensin.
Yaşamın en mutedil dönemine, sadece maddi hazırlıkla durağan değil,
Bizzat akli ve ruhi hazırlıkla da, etkin, katılımcı bir giriş yapalım…
∞Ω∞
Güzel yaşlanmak, ihtiyarlığı kabul, inkardan vazgeçme dedik ya;
Şimdi diyeceksiniz ki; yığınla maddi ve manevi sorunlar, hastalıklar,
Diyeceksiniz ki; yorgun beden, bitkin ruh, uyumaya başlayan bir akıl,
Diyeceksiniz ki, pişmanlık, hayal kırıklığı , hatalar, ıstırap ve yalnızlık,
Diyeceksiniz ki, gittikçe artan, taşan, unutulmaya yüz tutan anılar,
Ama kısalan süre, değişen dünya, yakalanamayacak ivmede insanlar.
Sen neyi yaşamaktan, ıskalamamaktan bahsediyorsun Emre Hoca?
Ben iyi ve sahici ihtiyarlığa giden, en değerli farkındalığı diyorum.
Nasıl yaşandıysa yaşansın, bu hayatın bize ait olduğunu kabulle,
Karmaşasına, kaosuna ve belki de kaçırdığımız zamana karşın,
Bize ait olduğunu kabulle başlıyor, yaşlanmayı inkardan kurtuluş.
Ve bu safhada; elimize hiç geçmemiş fırsatların varlığını idrak,
Buna istençle hazırlıklı olma, üstelik de gündelik kaygıları terkedip,
Daha derli toplu herkesi ilgilendiren kabule özgürleşmekten bahsediyorum.
Üstüne de üstlük diyorum ki; sahici yaşlılığı sahiplenip mutlu olmak,
Zaman algısını daha selim mekanizmalar ile sağıltmaktan geçiyor.
Yani genç kalıp, genç görünüp, kendi biyolojik gerçeğimizi inkar edip,
Daha uzun ve etkin yaşamak için harcayacağımız emeği ve vakti,
Sahici yaşlılığın, erdemlere vakıf süreçlerinde yaşamak diyorum.
Tıpkı birçok sorularının yanıtını geç yaşlılıkta bulan filozoflar gibi,
Yaşlı ve görüntüden arınmış bir algıda, ötekinin safralarını atmış bir ruhla,
İllaki zaman algısının ürkütücülüğünü çözümlemiş bir akılla.
Hinduizm yaşamın bu dördüncü aşamasını( sannyasi) çok güzel tarifler.
Ne tehdit ne de tahrik edilebilen, kendine karşı dürüst insan…