Sanata açılan yeni pencereler – Kudret Sönmez

Şu değişken tarihin dişli keskileri arasına girerek geçmişe, bu vakte ve yarınlara eser kazandırmayı başaran nice üstat uğrayıp terk etti dünyamızı. Fakat, ürettiklerini insanlığa kabullendirmeleri hiç de kolay olmadı… Başlarına musallat olan anlaşılmazlıklar, engeller ve meşakkatli yolculukları tarihçilerin azimli araştırmaları sonucu belirlenip kayıt altına alındı.

Bundan bir hafta önce, aynı zamanda ressam olan Amerikalı Yönetmen ve Yapımcı Julian Schnabel’in “At Eternity’s Gate / Sonsuzluğun Kapısında” adlı sinema filmini izledim. Hollandalı Ressam Vincent van Gogh’un son ataklarının belgesel gerçeklikle harmanlanarak işlendiği filmde, Amerikalı Aktör William Defoe’nin bu karaktere dair çizdiği profil muhteşemdi.

Neyse… Hayatı, Hollanda’da başlayıp Fransa’da biten van Gogh’un nasıl yaşayıp öldüğü hâlâ araştırılmakta ve tartışılmakta. Ünlü ressamı anlatan 2018 yapımı filmden bahsetmemin sebebine gelince, birçok kesiti belgesel tadında, özenle çalışılmış bu sinema eserini izlemenizi tavsiye etmek istedim. Yanı sıra, başka bir ressamın bu filmi yapması ve yönetmesini, empatik anlamda çok ayrıcalıklı bir tavır olarak gördüm.

Ayrıca, Vincent Willem van Gogh‘un öldüğü yıl 1890’da kaldırılıp bir köşeye tıkıştırılan eskiz defterinin 2016’da bulunmuş olması, filme ustaca yerleştirilmiş yeni bir bilgiydi. Yapımda, felsefi denebilecek sözlerle de sık sık karşılaşmak ufkumu epey kurcaladı diyebilirim.

Neyse, filmin bütününü sizin merakınıza bırakıp bugünkü ana konumuza ilişelim dilerseniz… Yoksa, filmin hikâyesi sayfamızın en alt satırlarında bulacak sonunu.

Nini Önözden

NİNİ ÖNÖZDEN

Son aylarda hayatımıza karışan kısıtlılık hallerini çalışma fırsatına dönüştüren yüreklerden birisini daha anlatacağım bu yazımda… Ressam ve Görsel Sanatlar Öğretmeni Nini Önözden… Adana’daki özel bir okulda sanatsal bilgi ve deneyimlerini paylaşan Önözden’in, çeşitli etkinliklere katılarak ürettikleriyle de ön plana çıktığını bazı yazılarımda anlatmıştım. Şimdi de, yeni dönem çalışmalarına ait bilgilere, görsellere göz atalım isterseniz. Bakalım son zamanlarda neler yapıyor, nasıl aşıyor zor günleri ressamımız:

“Birçok üretken sanatçı gibi benim için de bu süreç çok verimli geçti… Hayatın koşuşturması içinde ertelemek durumunda kaldığım onca şeyi yapma fırsatı buldum. Evde kalarak kitaplarım, çiçeklerimle ve evimin en büyük alanını ayırdığım atölyemde zaman geçirmek paha biçilmezdi. Çok uzun zamandan beri ilk defa kendimle ilgilenme fırsatı buldum. Resim yapmak, kitap okumak, büyük balkonumun güzel çiçekleriyle ilgilenmek, duvar boyamak, notlarımı ayıklamak, bilgisayarımdaki bilgileri düzenlemek, yazmak, bol bol resim yapmak… Tüm bunları yaparken de ne kadar şanslı bir mesleğim olduğunu bir kez daha düşünmeden edemedim elbette.”

SANAL ÂLEMDE SANATSAL GEZİNTİ

“Instagram’ı fazla kullanmaya başladım… Birbirimize moral verme moral bulma noktası oldu, doğru seçkilerle birlikte. Gidemediğim müzisyenlerin konserlerini dinleyebildim. Çok başarılı canlı yayınları takip edip bilgi edinebildim. Dünyanın her yerinden ressam ve müzisyenler harika paylaşımlarda bulundular. Onları takip eden başka arkadaşlarımla paylaştım.

Dünyada ve Türkiye’deki çok sayıda müze, kapılarını sanal ortama açtı. Münih’teki Pnakothek ve İspanya’daki Prada Müzesi, düzenli olarak belirli gün ve saatte bir uzman rehberle inceleme paylaştı.”

HAYATINI YENİLEDİ

“Bu süreçte çok etkilendiğim ve hep çalışmak istediğim İspanyol Ressam Velazquez’in ‘Nedimeler’ adlı tablosunu da Prada Müzesi’nden ve farklı açılardan yayınladılar. Ve bu nedenle çok fayda gördüm diyebilirim.

Kısa sürede gün ve saatler şaşmaya başladı ve ben günleri hatırlattım. Her gün vakitleri yazdım eğlenceli bir şekilde. Sonra günleri fark etmeyi bıraktım. Hangi tarih, hangi gün, saat gibi önceleri normal olarak bildiğimiz şeylerle ilgilenmedim. Penceremden gördüğüm manzarayı değiştirdim. Sanal ortamda, penceremden gördüğüm diyarı daha eğlenceli hale getirdim.”

EĞİTİRKEN ÜRETMEYE DEVAM

“Küçük ressamların resimlerini yayınladım. Ortamdan sıkılan küçük ressamlar bana yazdı; ’Nini ben çok sıkıldım’ diyen küçüklerle sanal ortamda buluşarak resim yaptık… Dünyanın her yerinde yapılan etkinliklere katılmayı çok sevdim. Instagram’da, yararlı canlı yayın programları bol bol takip ettim.

Bu süreçte iki farklı tema üzerinde durdum… Doğadan güç alarak ağaçlar çalıştım ve İspanyol Ressam Velazquez’in ‘Nedimeler’ adlı resmi bana arkadaşlık etti. O resimden yola çıkarak farklı tekniklerle yeni kompozisyonlar çalıştım. Tuval üzerine akrilik, kolaj, suluboya, karışık teknikle resimlerimi yaptım.”

***

Bizler bir şeyleri umutla tazelemeyi başardıkça dünya daha yaşanılır hale geliyor… Ve bakıp görmesini bildikçe insanlar, gökyüzü her vakit gülümsüyor.