Şener Şen, geçinebilmek için zorunlu olarak figüranlıkla adımını attığı Türk sinemasının efsane oyuncusu oldu. Şen’in ‘O An’ı yönetmenlere “Figüran olarak beni de çağırın ama bir şartım var. Yevmiyemi o gün alayım” dediği an oldu. Şen, günün sonunda 55 filmin bulunduğu kariyerinde aralarında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’nün de olduğu çok sayıda ödüle ve devlet sanatçılığı payesine layık görüldü.
Şener Şen‘in babası 1918 doğumlu Ali Şen, Adana’da marangozluk yaptığı sıralarda 26 yaşındayken oyunculuk yeteneği keşfedilerek Adana Halk Evi’ne kabul edildi.
Marangozluktan yeterince para kazanamadığı için geçim sıkıntısı yaşıyordu. Tiyatroda para zaten yoktu.
Sahneye çıktığı oyunlarda deyim yerindeyse döktüren Ali Şen için manevi açıdan da maddi açıdan da Adana artık yetmez olmuştu. Yeteneğini, ailesini geçindirecek kadar paraya dönüştürmek için 1950’de İstanbul’a taşınmaya karar verdiğinde oğlu Şener Şen 9 yaşındaydı.
İstanbul’a taşındıktan sonra tiyatro oyunlarında rol almaya başlasa da Ali Şen’in kazancı İstanbul’da da yeterli değildi. Bu nedenle bir fabrikada usta olarak ek iş yapmaya başladı.
Yoğun çalışma temposu nedeniyle eve neredeyse yatmadan yatmaya gitmesi sonucunda yeterince ilgilenemediği oğlu Şener Şen, öğrenim gördüğü İstanbul Erkek Lisesi’nde başarısız bir öğrencilik dönemi geçirdiği için sık sık sınıfta kaldı. Bunun sonucunda da liseyi bitiremedi.
Şener Şen, bunun üzerine bir iplik fabrikasında çalıştı, işportacılık yaptı.
Ali Şen, oğlunun kendisi gibi oyunculuk yapmasını istiyordu ama Şener Şen, liseyi bitirememiş olmanın burukluğuyla bir uyanış dönemine girerek liseyi dışarıdan bitirme sınavlarına katıldı.
Yazının devamını okumak için tıklayın