Süleyman Mavruk, Karataş’ın Mavi Çizgileri, Kudret Sönmez

Dipsiz bir kuyu gibidir hayat… Bazen, bitimsiz göğün derinliği ölçüsünde, sanatçının üretken varsıllığına kaynak olur. İnsan ruhundaki duyarlılık evrensel sonsuzlukla bütünleşince, varılan her hedef yeni bir başlangıcın kapısını açar.

Adana’yı denizle sınırlayan kentimiz Karataş, küresel anlamda başarıya erişen birçok sanatçı, futbolcu ve bilim adamımızın doğum yeri olmuştur… Bu bağlamda, dünya çapında ün yapan isimlerden birisi de Ressam Süleyman Mavruk’tur. Oldukça geniş ve topluma faydalı bir ailenin bireyi olmaktan gurur duyduğunu belirten ressamımız, her yılın altı ayını New York’ta, diğer altı ayını da memleketi Karataş’ta geçirir. Kardeşi Hulis Mavruk’la birlikte ürettiği tabloların orijinalleri ve röprodüksiyonları (tıpkıbasım) yüz binlerce mekânın duvarlarını renklendirmektedir.

 KÜRESEL DEĞERLER

Geçtiğimiz günlerde, yaklaşık 40 yıllık bir dostluğu paylaştığım Süleyman Mavruk’u Karataş’ta ziyaret ettim… Sanata ve kültüre dair, saatler süren bir söyleşi gerçekleştirdik. Aramızda, milli futbolcumuz Hasan Şaş’ın babası Malik Şaş da vardı.

Hayata küresel bir çizgiyle yaklaşan Süleyman Abi, bu konudaki düşüncelerini anlattı bize:

“Karataşlı olmanın yanı sıra, Mavruk ailesinin bir mensubu olduğum için çok mutluyum… Ülkemizi, insanlarımızı ve insanlığı çok seviyorum. Hangi diyara gidersem gideyim, bu sonsuz duyguyu daima içimde taşıyorum.

Şu ana kadar birçok ülke gördüm. Sanat merkezlerini ziyaret edip küresel ve evrensel değer taşıyan tarihi eserleri inceledim.  Picasso, Dali, Rubens gibi üstatların eserlerinin asıllarıyla buluştum. Yani, çocukluğumda dergilerde sadece baskısını gördüğüm şaheserlerle yakınlaşma imkânım oldu. Son olarak, New York Metropolitan Müzesi’ni gezdim. Orada yer alan klasik eserler arasındaki Rembrandt otoportresi çok etkiledi beni. Işığın ve gölgenin uyumsal önemini bir kez daha kavradım.”

SANATIN KARANLIĞA DİRENCİ

Kompozisyonlarında genellikle, Karataş’tan İtalya’ya uzanan mavi çizgileri izleyen Mavruk, Akdeniz tadındaki yüreğini dökmeye devam etti:

“Birçok ülkeden sanatsal davet aldım… Azerbaycan, Kolombiya,  Bolivya vs. Ama Karataş’taki sıcaklığı ve içtenliği hiçbir yerde bulamadım… Kazandığım tecrübeler sana ne öğretti, diye sorarsanız… Hayatın her alanında olduğu gibi sanatsal tavırlarımda da hoşgörülü olmayı, derim. Bence kültür ve sanat, iyiyle kötü arasındaki kapının anahtarıdır. Doğru kullanırsak, despotizme karşı en önemli kalkan olur. Aksi takdirde, ışıktan yoksun kalıp güneşin altında bile karanlığa gömülürüz.”

YENİ GİRİŞİMLER

Süleyman Mavruk ve Malik Şaş’la, sanata ve hayata dair çok şey konuştuk… Karataş ilçemizdeki sanatsal ihtiyaçları da dile getirdik zaman zaman. Dernekler, sanat evleri, atölyeler kurulması ve sergiler açılması konusunda fikir birliğine vardık. Malik Şaş da Süleyman Abi gibi, bu konuda yeni adımlar atılması gerektiğine inanıyor. Ve sanata, kültüre dair girişimleri canı gönülden destekleyeceğini belirtiyor.

Sanırım yakın bir gelecekte, bu muhteşem sahil kentimizi çok hoş sürprizler bekliyor.

Mavi mavi çırpınan denizlerimiz var bizim… Güney’den Kuzey’e giden çizgiye yol olurken, mutluluğun resimlerine dönüşen sahillerimiz var. Ne olur değerini bilip, ülkemizin renklerine daha sıkı bir bilinçle sarılalım!