Uzunca bir dönem, Türk Sineması denilince aklımızda hemen Yeşilçam boylanırdı… Aslında, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki bir sokağın adıydı Yeşilçam. Fakat ilk film yapımcılarının tek odalı büroları bu yolda kurulunca, onlarca yıl (özellikle de 1960’larda) düşlerimize yıldızlar yağdıracak devasa bir sektörün adı oldu.
Kışlık sinemaların beyazperdeleri, yazlıkların badanayla boyanıp beyazlaştırılmış taş duvarları aynı sokakta yeşeren hayallerle biçimlendi, renklendi, hareketlendi… Ve dünyada üretilen bütün filmlere vitrin olan, kafalarda bir sinema yapıtı hakkında fikir oluşturan afişler ülkemizde de vardı. Neyse ki bazılarımız o eskiyen afişleri topladı, sakladı; artık değişmiş, gelişmiş bir sanat dalının kâğıttan yapılmış görsel belgelerini şimdiki nesle tanıttı.
*
Serdar Kürkbabaoğlu… 1963 yılında Adana’da gelmiş dünyaya. Çukurova’nın her bakımdan verimli topraklarında geçirmiş, ömrünün büyük kısmını. Bu diyarda fotoğrafçılık alanında ürünler verirken; Yeşilçam’ın kuruyan dallarını, dökülen kozalaklarını görmek ve belgelemek için zaman zaman İstanbul’a gitmiş, Beyoğlu’nu karış karış dolaşmış. Devrin yapımcı, yönetmen, senarist, karakter oyuncusu, figüran ve yıldızlarıyla tanışmış, söyleşmi
YEŞİLÇAM TUTKUSU
Türk Sineması’nın mazide kalan yıllarına sıkı sıkıya bağlı kalan… Hatta o dönemde yaşayanları, yaşananları, üretenleri, üretilenleri tutkuyla irdeleyen Serdar Kürkbabaoğlu konuya dair duygu ve düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor:
“1960’lar sinemamızın altın yıllarıydı… O süreçte yapılan filmleri ilk izlediğimde büyülendiğimi, sihre kapıldığımı hissettim. Yazlık sinemaların olduğu dönemlerde, seyrettiğim filmlerin afişlerini biriktirerek koleksiyonerliğe ilk adımımı attım.
Yaz aylarında Adana çok sıcak olduğu için damlarda yatardık. Evimizin yakınında bulunan Şan Sineması’nda gösterilen filmlerden gelen sesleri duyarak uykuya dalardık. Yazlık sinemalar yok olana kadar devam etti bu durum… Şuan fotoğraf sanatıyla uğraşıyor, koleksiyonerliğe devam ediyorum. 1950’li ve sonraki dönemi yansıtan 2.500 civarında orijinal yerli film afişim var. Bu bağlamda 20 sergi açtım. Kemal Sunal ve Türkan Şoray filmlerine dair açtığım afiş sergileriyse benim için ayrı bir anlam taşımakta… Yok olan Yeşilçam geleneğini yaşatmak, yeni nesillere aşılamak çabasındayım. Ömrüm yettiği sürece bu alandaki çalışmalarım devam edecektir.”
*
Bilen bilir, Türk Sineması’nın Yeşilçam kokulu “siyah beyaz” ve “tamamen renkli” afişlerini… Umarım bilmeyenler de, bildiklerini somut bir şekilde derleyenler sayesinde öğrenirler geçmişe hasretle uzanan yılları.