İktidarın müziğe yönelik baskıcı ve yasakçı tutumu, bu yıl zirve yaptı. Mayıs ayından beri çeşitli gerekçelerle çok sayıda etkinlik iptal edildi. Uzmanlar iktidarın müzik politikasını, 20 yıllık siyasal iktidara rağmen kurulamayan kültürel iktidar arzusu için çabalamasıyla açıklıyor.
Erkin Can SEYHAN
İktidarın kültür ve sanat üzerinde baskısı, her geçen gün yoğunluğunu artırmaya devam ediyor. 2016 yılındaki OHAL döneminden itibaren zaman zaman baskı altına alınıp, yönetmelikler ve genelgelerle uygulanan festival ve konser yasakları, pandemiden sonraki süreçte artış göstermeye başladı. Koronavirüs önlemleri kapsamında önce gece 00.00, daha sonra da gece 01.00’e kadar canlı müziğe izin verilecek şekilde uygulanan düzenleme zaten müzik endüstrisini ve emekçilerini zor durumda bırakırken 2022 yılında sayısı artan konser yasakları, sektör için yarattığı problemlerin yanı sıra iktidarın bir kültür politikası olarak da tepkilere yol açıyor. Mayıs ayından itibaren sürekli hale gelen konser yasakları ve sanatçılara yönelik hedef gösterici tutumlar, kamuoyunda kimi zaman yoğun tepkilerle karşılanırken bir yandan da bu durum ne yazık ki ‘kanıksanma’ noktasına doğru ilerliyor.
SANATÇILAR VE YURTTAŞLAR TEPKİLİ
Ayrıca Haziran 2021’den itibaren gece müzik yasağı uygulanıyor. İlk olarak pandemi döneminde uygulanan bu karar daha sonra kalıcı hale gelmişti. Geçtiğimiz mayıs ayında müzik yasağının kapsamı gece 01.00’e kadar genişletilirken Türk Tabipleri Birliği (TTB), bu kararı “Kapalı ortamda maske takmamak SARS-CoV-2 bulaşını önemli ölçüde artırmaktadır; ancak saat 01.00’den sonra müzikli ortamda bulaş riskinin arttığı yönünde bilimsel bir veri yoktur. Salgın bilimsel gerçeklikle yönetilir, pandemiyi bahane edip yaşam tarzı dayatmak bilim dışıdır” açıklamasıyla eleştirmişti.
Mayıs ayı itibariyla sayısı artan konser iptallerinin ardından en dikkat çekici tepki ise haziran ayında Müzik Susmayacak adlı oluşum tarafından yayımlanan, 1134 sanatçının imzasını taşıyan ortak açıklama ile geldi. Sözkonusu açıklamanın son cümleleri “Sanat hepimiz için. Müzik hepimiz için. Gözünüze, kalbinize, vicdanınıza indirilmiş perdeyi kaldırın. Şarkıların, dünü bugüne, bugünü yarına bağladığını; bizleri ayrıştırmadığını, aksine birleştirdiğini göreceksiniz” şeklindeydi.
Kültür ve sanat dünyasının en önemli ve güncel sorunlarından biri haline gelen müzik yasaklarını; Müzik Sosyolojisi üzerine çalışan Akademisyen Onur Güneş Ayas, Kültür Emeği Platformu’ndan Özge Çiğdem Denizci ve MÜYORBİR Başkanı, Sanatçı Burhan Şeşen’e sorduk.
KENDİ SANATÇILARINI YARATAMADILAR
Müzik politikalarının doğru yönetilmediğini ve müziğin geri plana atıldığını savunan sanatçılar, iktidara karşı tepkili. MÜYORBİR’in yönetim kurulu başkanlığını sürdüren sanatçı Burhan Şeşen, “müzik sektörünün acil önlem paketinde yer almayan tek sektör olduğunu” ifade ediyor. Sanatçı, müzik yasaklarının devamlılığı konusunda “Müzik yasakları başladığı zaman ben bunu yaşam tarzımıza müdahale olarak algılamama taraftarıydım ama sonrasında gördük ki iktidar susturmayı başaramadığı ve saraydan uzak duran müzisyenleri yasaklarla ve dava açarak, ev hapsine alarak susturmaya çalıştı. İktidarın yanında yandaş birkaç ünlü dışında kimse yok. Kendi sermayelerini yaratabildiler ama ‘halkın sevdiği ve güvendiği’ biçimde kendi sanatçılarını yaratamadılar. Bu yüzden de sanatçılarla kavga etme yolunu seçtiler” sözleriyle eleştiriyor.
https://www.birgun.net/haber/yasaklar-kulturel-hegemonya-icin-406424