Yaratıcılık Namıdiğer Kreativite/ emre toğrul

Yaratıcılık Namıdiğer Kreativite

Amsterdam’daki meşhur Van Gogh müzesi,
Görüntüleri ressamın tablolarından esinlenen,
Fantastik bir film çalışması yapıyormuş.
Van Gogh’u ve karakterlerini tam yansıtsın diye,
Mektuplarındaki ruh haliyle temalanan hikaye,
Sanatçının 94 tablosunun birebir öyküsel taklitlerini,
80 ressamın 66960 yeni frame üstünde çizmesi,
Yönetmenin de gerçek sanatçılarla çektiği sahnelerin,
Tablolara yerleştirilmesiyle oluşturuluyormuş film.
Sanki, bir duvar tablosunda üç boyutlu sinema gibi.
Animasyon, yaratıcılığın sonu gelmez bir boyutu.
Van Gogh’un resmi çizerken hissedip, gördüğünü,
Hatta tablolarında görmediklerimizi bile gösteriyor.
Farklı açıdan bakış, değişik görüş, en güzel algılama,
Dünyayı, insanları, renkleri başka perspektivden,
Diğer insanların gözünden görebilmek…

∞Ω∞∞Ω∞

Göz hekimlerinin görme alanı ve odaklanmak dediği,
Görüntünün mercekten geçip retinaya,
Oradan da göz sinir yoluyla beyne ulaştığı,
Merceğin, göz kaslarının muhteşem harmonisiyle,
İstediğimizce düzenleyebildiğimiz gerçek görüş,
Ve onun izdüşümü olan düşünsel görüş.
Van Gogh dünyayı nasıl görürdü ya da neyi görürdü,
Bunu düz bir filmde anlatamayacağını bilenin
Yaratıcı zeka ile kurguladığı bu yeni film,
Bizim yaşamlarımız için de harika bir ipucu aslında.
Bizler, geçmişimizdeki siyah beyaz ‘flashback’lerde,
Sadece gördüğümüz alan kadar olan bugünümüzde,
Görebilirsek, o muazzam geniş açılı gelecekte yaşıyoruz.
Ne yazık ki, görüş alanımız dışında koca bir dünya,
Göremediğimiz renkler, ayrıntılar, hareketler var.
Yaratıcılık, namıdiğer kreativite, işte tam burada,
Bu noktada ortaya çıkıp karanlıkları aydınlatıyor.
İnsanoğluna verilmiş en muhteşem kabiliyet,
Işık hüzmesinin mercekten geçip retinaya ulaşması gibi.
Göremediğimizi, gösterip odaklanmamızı sağlıyan,
Aslında varolanı bize anlayabileceğimizce sunan,
Dünyayı, insanları, renkleri başka perspektivden,
Diğer insanların gözünden görebilmenin aracı…

∞Ω∞∞Ω∞

Yaratıcılık ve üretkenliğin insanlığa kazandırdıkları,
Kuşkusuz bu satırlara sığmayacak yoğunlukta.
İnsan aklının bir üst yeteneği, yaratanın hediyesi.
Ama herşey önce görmek, görebilmekten başlıyor.
Kendi görüşümüzü genişletmek, odaklanmaktan,
Kör ve karanlık noktaları küçültmekten,
Sonra bir üst aşama, başkasının gözünden, görüşünden
Diğerinin, ötekinin gördüğünü görebilmekten başlıyor.
Yani yaratıcılık tam bir özgürlük istiyor.
Düşünce, hareket, ifade ve beden özgürlüğü istiyor.
Cesaret, kararlılık, sebatkarlık istiyor.
Önyargıdan, tutuculuktan nasipsiz özgürlük.
Dünyayı, insanları, renkleri başka perspektivden,
Diğer insanların gözünden görebilmeyi istiyor…

∞Ω∞∞Ω∞

Van Gogh yaratıcılık ve farklı görebilmenin ustası,
Tanrı vergisi yetenekleri insanlığa ışık olmuş ustanın.
Onun tablolarını film yapmayı düşünen, canlandıran;
Yaratıcılık boyutunu değiştiren yenilerin ışığı da öyle.
Ve artık dünyadaki en büyük değer onlara veriliyor.
Yaratıcılara, yenilikçilere, namıdiğer kreativistlere.
Eski yaratıcılar kitaplarda, müzelerde, düşüncelerde;
Onlar göremediklerimizi, hayatın temellerini görüp,
Herkesin anlayacağı dilden anlattılar, müteşekkiriz.
Yeni yaratıcılar ise yaşama kolaylık ve hız katıyor,
Bizi ulaştıran, kavuşturan, farklı düşündüren yeniler,
Görülemezi ve anlaşılamazı, gözümüze pratiğimize sokup,
Yaratıcılığı baş döndürücü bir ivmeye taşıdılar.
Yaratıcılık istisnasız her insana verilen bir haslet aslında,
Filmi benle paylaşan sevgili kızkardeşimin tanımıyla,
Evrenle ve biribirleriyle sonsuz bağlantısı olan insanların,
Ukala şüpheciliğinin ortaya çıkarabileceği bir haslet.
Ancak ışığı, Van Gogh’un gözündekini algılayabilmeye,
Tablolarındaki kör noktaları canlandırabilmeye,
Cesaretle bakabilmeye, sabırla odaklanmaya,
Görme alanını özgürce genişletmeye ihtiyacımız var.
Bir de, dünyayı, insanları, renkleri başka perspektivden,
Diğer insanların gözünden görebilmeye…