YARIN günlerden Cumhuriyet Kitap

Kapağımızda yer alan iki ölümsüz usta; Ferda Fidan’ın kaleminden Bertrand Russsell ve Öner Yağcı’nın kaleminden Sait Faik Abasıyanık ile “Merhaba”.
Bertrand Russell, 1950 yılında kendisine Nobel edebiyat ödülünü kazandıran otobiyografinin girişinde yaşamını özetler: “Hayatımı üç basit ama karşı konulmaz tutku yönlendirdi: Sevgi ihtiyacı, bilgiye susamışlık, insanlığın çilesi karşısında hissettiklerim. Bu tutkular, güçlü rüzgarlar gibi, bazen kendimi umutsuzluğun kıyısında bulduğum bir endişe okyanusunda beni hep oradan oraya sürüklemiştir.”

Eleştirel düşüncenin başlıca temsilcisi ve köktenci bir rasyonalist olan Russell, özgürlük ve hakikatin, insan haklarının sağlam bir savunucusu olmasıyla, adaletsizliğe, aşırı milliyetçiliğe, dinsel dogmalara bütün yapıtlarında açık ve güçlü biçemiyle karşı çıkması ve kendini devrinin bütün toplumsal mücadelelerine adamış bir yazar olması açısından “İngiliz Voltaire” olarak da bilinir.

“İnsanlığını hatırla, geri kalanı unut” diyen Bertrand Russell’ı eylemleri ve yapıtlarıyla her zaman insanlığın mutluluğu için çalışmış, kötülüğe çare bulmaya çabalamış bir filozof olarak düşünebiliriz.

Ve “Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım…” (“Haritada Bir Nokta”) diyen Sait Faik Abasıyanık…

Nurullah Ataç’ın “Bugünkü hikâyecilerimizin en özlüsü, en ustası, en büyüğü” dediği Sait Faik’in bir “sevgi peygamberi” olduğunu yazdı Vedat Günyol. Sait Faik’e “Yapıda ve özde modern hikâyeciliğimizin babası” diyen Yaşar Kemal, onun Türkçesinin ve “hikâyelerinde anlattığı, bir düş içinde görünen insanlarının” gerçek olduğunu söyledi.

Sait Faik’i 70. ölüm yıldönümünde Dağlarca’nın şiiriyle, özlemle ve şükranla anıyoruz:

“Ölmüş Sait/ Deniz mavisinden erken/ Bunca sevgiden sonra/ Ölmüş annesini öperken./ Ölmüş, eli ayağı uzak/ Camların üstü buğu/ Ölmüş çocuklar izin vermeden/ Yüzünde sarışın çocukluğu./ Yıldızlar gitmez gün doğmaz/ Ölmüş korkunç uykusu yerde/ Ölmüş belli belirsiz düşcek/ Üşür balıklar öykülerde./ Ölmüş/ Ölmüş ağaç bir, gölgesi iki/ Ama neden ölmüş/ Ölmek, yaşamaktan iyi mi ki.”

– Orçun Üçer (Festchrift of in Honor Enis Batur / Enis Batur Armağanı, Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları, Volume / Cilt 62.),
– Dr. Mehmet Alev Coşkun (Prof. Dr. Kemal Kocabaş / Cumhuriyet ve Köy Enstitüleri İmecesinin Aydınlık Yüzleri / Bassaray Yayıncılık),
– M. Sadık Aslankara (“Öner Yağcı romancılığının anlamı…”),
– Prof. Dr. Nevnihal Erdoğan (Cumhuriyet’in Kalbinde: Ankara’nın Mekânsal, Toplumsal ve Siyasi Yolculuğu / Derleyen: Gülçin Erdi / SRC Kitap),
– Ece Karaağaç (Elçin Poyrazlar / Gölgenin Eli / Doğan Kitap),
 Y. Bekir Yurdakul (Kemal Gündüzalp / Çiçek Olmak İstiyorum / Alkali Kitap),
– Y. Bekir Yurdakul (Nuri Kurucu / Ayaz’ın İlham Perileri / Redhouse Kidz),
– Kısa tanıtımlar, Emek Yurdakul’un hazırladığı Güncel ve Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca ile de düşün trafiği sürüyor!

İyi okumalar…
Gamze Akdemir
Kitap Dergi, YARIN gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte…
Unutmayın; her gün Cumhuriyet her perşembe Cumhuriyet Kitap Dergi okunur!