Girişimcilik konusunda Türkiye’de kurulan ve vizyonu uluslararası bir yer edinmek olan yeni bir oluşumun Adana ayağını organize eden Girişim Hareketi Türkiye İcra Kurulu Üyesi ve Girişim Hareketi Adana Lider Direktörü Sina Yağmur’la girişim hareketi ve girişimcilik üzerine bir söyleşi yaptık. Söyleşimize Girişim Hareketi etkinliklerinin konuğu Yaşam Koçu Deniz Balıkçı da katıldı.
Girişim Hareketi nedir?
Öncelikle belirteyim Girişim Hareketi bir STK değil, bir şirkettir. Kurucumuz aynı zamanda 2015 yılı JCI Dünya Başkanlığını yapmış olan İsmail Haznedar. Kendisinin ciddi bir uluslararası vizyonu var ve Girişim Hareketini getirmek istediği yer de uluslararası platform. Dolasıyla bu bizim artık uluslararası tarafa bir çıkışımızın yolu ve başlangıcı oldu. 2018 yılının Nisan ayında başlayıp önce bir ekip kurduk seminer ağırlıklı gittik. Girişim Hareketi bildiğiniz üzere girişimcileri geliştirmek üzere kurulmuş bir platform. Temel amacı da girişimleri alıp yatırıma dönüştürmek…
Sistem nasıl işliyor?
Dünyada 7 milyarlık nüfus içerisinde girişimciliğin oranı sadece yüzde beş… İşin girişimleri dinleme, girişimin olgunlaşması gibi ayakları var ve bu bir süreç istiyor. Bir de bilmediğimiz aslında bence çok daha fazla geliştirilmesi gereken yatırımcılık ekosistemi tarafı var. Dile kolay “Hadi gel bir girişimin var ben de sana bir yatırımcı bulayım” demekle olabilecek bir süreç değil, ciddi bir süreç lazım. Bu platformda girişimleri yatırımcıyla buluşturmak istiyoruz ve paydaşlardan oluşturuyoruz. Paydaş dediğimiz kişiler eğitmenler, mentörler, belli konularda yetkinliği olan insanlar, tabi ki girişimciler, girişimci adayları, kurum ve firma sahipleri, STK temsilcileri ile böyle bir platformda profesyonel bir iş yapıyoruz. Girişim Hareketi, yakın gelecekte GAIN TÜRKİYE markası ile halka açık bir şirket olma sürecine girecektir. Bireysel ve kurumsal üyelik seçeneklerimiz var sistemi bu şekilde işletiyoruz. Yapıyı sürekli bir etkinlikler silsilesiyle besliyoruz. Seminerleri ücretsiz yapıyoruz. Çünkü insanların hala gelip bizi görmesini, kaliteli bir platform olduğumuzu bilmelerini, şahit olmalarını istiyoruz, zamana ihtiyaç var. Seminerlerimizi her ay düzenli olarak yapmaya çalışıyoruz.
Sizin bu oluşumdaki rolünüz nedir?
Adana ayağını organize etmenin yanında atölye ve network buluşmalarını koordine ediyorum. Sistem 3 ayak üzerine kuruldu. Atölyede katılımcıların projelerini dinliyoruz. Bir takım kriterler mevcut, projeyi bu kriterlere göre geliştiriyoruz. Yani ham bir proje o atölyeden sonra çok daha olgunlaşmış bir proje olarak çıkıyor. Sonrasında farklı iş kollarından, sektörlerden kişilerin katılımıyla bu projeler için girişim network buluşmaları yapıyoruz.
Biraz da formattan bahseder misiniz?
Girişim Hareketi’nin çok net bir formatı var. Şehirlerin dinamiklerine göre hareket ediyoruz bazen ama genel olarak formata sadık kalmaya çalışıyoruz çünkü bizi başarıya ulaştıracak olan şey de aslında o format. Benim bu oluşuma katılmamın sebebi ise; net bir hedefinin olması, vizyonu, misyonu, değerleri çok açık bir platform olması.
Adana’da bizler gibi girişimcilere odaklı, girişimcilerin gerçekten faydalanmasını isteyen bir takım kuruluşlar var, onlarla da dirsek temasındayız. Bir Danışmanlar Kurulumuz oluştu. Esra Özden, İlhami Günsel, Mehmet Çağrı Bağatur ve Mehmet Erel kurulumuzun üyeleridir. Bir tür “Üst Akıl” oluyorlar.
Hedefleriniz nedir?
Hedefimiz her atölyede 3 tane proje dinlemek. Üç projeden seçtiğimiz bir tanesini de networkte sunumunu yapmak, daha sonra da Adana’da yıl içerisinde belirleyeceğimiz on projeyi Girişim Hareketi Türkiye formunda dinletmek. İnşallah oraya geleceğiz, bütün amacımız o. Türkiye’de 500 tane melek yatırımcı var, çok az bir sayı ve bunların yarısı aktif. Bizim harcadığımız emek; bu ham projeyi pişirmek ve doğal bir network sağlamak. Hedefimizde kurumsal firmalar da var. Onlara da bir çok imkan sunuyoruz. Reklam, marketing vs. Projelerden haberdar oluyorlar. Çukurova diye belirlediğimiz Osmaniye, Mersin, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya illerinde girişim hareketini yönlendirmek benim şahsi öncelikli hedefimdir.
Bu söyleşiyi yaptığımız gün Girişim Hareketi’nin bir semineri vardı. Semineri veren Profesyonel Koç Deniz Balıkçı ile de bu vesileyle kısa bir sohbet etme fırsatı bulduk.
Deniz Balıkçı Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olup iş hayatına önce insan kaynakları departmanında başlamıştır. İnsana dokunmak, davranış süreçlerini daha yakından gözlemlemek, mülakatlar, eğitimler, performans yönetimleri ilgisini çok çektiğinden bu alanda kurumsal iş hayatını sürdürür. İzmir’den Adana’ya dönüp bir süre de SASA İK’da çalıştıktan sonra üniversite yıllarında tanıştığı koçluk sürecini daha yakından tanımaya karar verir ve koçluk eğitimi almaya başlar. Koçluk bakış açısı ile tanıştıktan sonra, aslında doğal koç olduğunu keşfederek süreçte uzmanlaşmaya karar verir ve kurumsal hayatına son vererek yeni bir yolculuğa başlar.
Koçlukta uzmanlaşma yolculuğu bu süreci daha anlamlı hale getirir ve yeni eğitimlerle birlikte, takımlara, bireylere koçluk yaparak süreci daha da derinleştirir. Koçluk eğitimi alırken, kendisini o sahnede eğitmen olarak hayal eder ve hayallerinin peşinden koşarak kendi mucizesini gerçekleştirir. Kurduğu hayalin başkalarının hayallerine giden yolda onlara da rehberlik etmesini isteyerek Koçluk Eğitimi tasarlamaya başlar. Kendi hayaline ortak olan hayal ortağı ile birlikte bölgedeki ilk Koçluk Okulu’nu kurarlar. Pin Koçluk Okulu’nda koçluk sınıfları açarak yeni koçlar yetiştirmeye başlarlar. Mezun koçları ile birlikte koçlukta derinleşme yolculuğuna devam ederken yeni sınıflar açmaya ve yeni koçlar yetiştirmeye de devam etmektedirler.
Deniz Balıkçı: “Girişim Hareketinde ilk defa seminer veriyorum. Konumuzun herkese dokunabilecek bir konu olmasına karar verdik. Kişi potansiyelinin ne kadar farkında, ilk sorumuz bu. Peki potansiyelinin ne kadarını performansa çeviriyor? Onu durduran şeyler neler? Engellerin ne olduğunun farkında mı? Engelleri daha yakından tanımak ve sürece koçluk bakışını da dahil etmek için seminerin adına “İçindeki Engeli Tanı” dedim. İhtiyaca yönelik eğitimler tasarlamak her koşulda benim ilk tercihim olmuştur. Bugünkü seminer öncesinde yaptığımız görüşmeler sonucunda bu konunun geniş bir kitleye yayılabileceğini düşündük. Kayıtlara baktığımızda yaklaşık 40 kişilik bir katılım olduğunu görüyoruz. Katılımcıları da sürece dahil ettiğimiz, düşündüren, deneyimleten aynı zamanda da keyif veren bir seminer olacak.
Bunun dışındaki faaliyetlerinizden bahseder misiniz?
Koçluk Okulu’ndaki kurucu eğitmen kimliğimin dışında; kurumlarla, takımlarla ve bireylerle yürüttüğümüz farklı çalışmalarımız da var. Kurum içerisinde danışmanlık süreçlerinde yöneticilerle ve liderlerle birlikte çalışıyoruz. Yönetici koçluğu ve takım koçluğu süreçleri, kurum içerisinde koçluk şapkası ile çalışmaktan çok zevk aldığım alanları oluşturmakta. Ayrıca kurumların eğitim süreçlerini çeşitli eğitim araç ve materyaleri ile tasarlayarak yepyeni deneyimler yaşamalarını sağlıyoruz. Points of You koçluk araçlarını eğitim süreçlerimde çok fazla kullanıyorum. Belki küçük bir sürpriz yaparak şunu da söyleyebilirim; Points of You Eğitmenlik sürecini tamamladım ve Mayıs ayı itibari ile Koçluk Okulu’nda Points of You eğitimlerini vermeye başlıyoruz. Ek olarak koçlukta uzmanlaşmak isteyen mezun koçlarımıza mentorluk yaparak süreç içerisinde ilerlemelerine de destek oluyorum. Tüm bu çalışmalarla birlikte bireysel koçluklara da devam etmeye çalışıyorum.
Kaynak: mymagazine.com