Kapıdan içeri kendimi zor atıyorum.
Ve oracığa çöküyorum.
Sırtım kapıya dayalı öylece kalıyorum.
Nefes nefeseyim.
365 gündür koşuyorum.
Kaçıyorum demek daha doğru.
Kesik kesik soluyorum.
Ve korkuyorum.
Bağırış… çağırışlar….
Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyor.
Kalbim daha da hızlı atıyor.
Kapının önünde bir an duruyorlar.
Yoksa bana mı öyle geliyor?
Sonra çığlıklar atarak geçip gidiyorlar.
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları kapının önünden geçip gidiyorlar.
Cüppeliler, sarıklılar aydınlık düşmanları çirkin naralar atarak geçip gidiyorlar.
Düzeysiz siyasetçiler, çirkinleşen yöneticiler geçip gidiyorlar.
Hayatlarımızı çekilmez hale getirenler, mutluluğumuzu çalanlar geçip gidiyorlar.
Gittikçe uzaklaşıyor ayak sesleri.
Sesler giderek azalıyor.
Ve sessizlik…
Nefesim normale dönüyor.
Sakinleşiyorum.
Ayağa kalkıp kapıyı açıyorum.
Yeni bir gün başlıyor.
Aydınlanıyor içerisi.
—————————————–
Adana / Tepebağ’da bir kapı