Fotoğraf Kaynak / Zeynep Kural
1983 yılı.Micheal Jackson’ın Thriller ile dünyayı titrettiği, bizlerinse daha ziyade -sonunu uzata uzata- “Laşantami Kantare”yi söylediğimiz ve taze üniversiteli olarak şu kaldırımlarda dolaştığımız zamanlar.
Gazipaşa’nın, Gazipaşa olduğu, Adana’nın nispeten daha sakin, hatta daha nezih, Adanalınınsa herkesin daha birbirini bildiği, tanıdığı, biz yaş kuşağının, hangi okullu olursa olsun her birinin en azından birbirinden dolayı az çok tanışıklığının ve arkadaşlığının bulunduğu tarihler.Mustafa Gümüşdamla caddesi olarak geçiyor şimdilerde, ama o vakitler bizim için o mevki, “Celalettin Sayhan’ın oralar” diye hafızamızda yer etmiş, ötesi berisi hep böyle tanımlanıyor. Okulun etrafı henüz kocaman bir duvarla kapanmamış, muhtemelen hafta içi, benim iki yeğenim de buradan mezun, bahçede öğrenciler görünüyor, buna rağmen insan ve araç yoğunluğunun azlığı dikkat çekiyor, karşısına Burger, Mado daha açılıp kapanmamış, hatta starbucks türü veya benzeri kafeler vs. bilinmiyor bile, kaldırımlar boş, rahatça yürünüyor. En mühimi de bir kavşak var ve bir araçkarşı yöne geçmek için bekliyor, ben hatırlıyordum burada bir kavşak olduğunu da Ali hatırlayamamıştı, hatta bir gün biz dersane önünde ders saatini beklerken karşıdan bulvara hızla giriş yapan bir motosikletli, aracını devirip dersane önüne kadar sürüklenmişti de acaip korkmuştuk, fotoğraftaki araçların yönlerine bakacak olursak belki de trafik çift taraflı da işliyor olabilir emin değilim, ama hemen yan taraftaki sokağın içindeki arkadaşımın evi ve köşe başındaki ev yıkılmamış, duruyor. Orta refüjdeki ağaçların bir kısmı ise sanki yeni dikilmiş fidan halinde büyümeyi bekliyor. Neredeyse kırk yıl geçmiş üzerinden, bununla birlikte dün gibi. Güzel Adana ise çocukluğumuzun, gençliğimizin o en değerli izleriyle hatıralarımızdaki sevgi dolu halini hep koruyor.
https://www.facebook.com/photo?fbid=5222029897827894&set=gm.7209603769080945