Emrah Kolukısa
İstanbul Film Festivali’nin online seçkisinde yer alan “Kız Kardeşim” güçlü oyuncu kadrosuyla öne çıkan bir film.
Bu yılki İstanbul Film Festivali seçkisinde ölüm ve kayıp ve yas gibi temaları işleyen filmler öne çıkıyor ilginç bir şekilde. Adıyla bile bu temanın etrafında şekillenen “20 Yaşında Öleceksin” bir yana, “Daha Büyük Bir Dünya”da (“Un Monde Plus Grand”) ölen kocasının yasını tutan bir kadının hikâyesini, “5 Kusursuz Sayıdır”da (“5 è il numero perfetto”) öldürülen oğlunun intikamını almak üzere silahını kuşanan babanın başından geçenleri, ve “Davacı”da (“Litigante”) yavaş yavaş ölmekte olan annesiyle başa çıkmaya çalışan bir kadının yaşadıklarını izledik. Stéphanie Chuat ve Véronique Reymond’un 70. Berlin Film Festivali’nde gösterilen filmleri “Kız Kardeşim”de ise ikiz kardeşi terminal kanser hastası olan bir kadının hikâyesine tanık olduk en son. Şunu da unutmadan ekleyeyim, Jia Zhang-ke’nin “Deniz Mavileşene Dek Yüzmek” adlı filminde de yaşlılık bu yukarıda saydıklarıma ek bir tema olarak göze çarpıyor, ki gerek “5 Kusursuz Sayıdır” olsun gerek “Davacı” olsun, bu yılki seçkide bu temayı da işleyen filmler olarak sayılabilir.
Chuat ve Reymond ikilisinin ikinci uzun metrajlı filmi olan “Kız Kardeşim” (“Sshwesterlein”) ünlü bir tiyatro oyuncusu olan Sven ile ondan sadece 2 dakika küçük olan ikiz kız kardeşi Lisa arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Sven’in terminal bir kanser olması, onu her şeye rağmen yaşatmak isteyen, en azından kalan ömrünü kaliteli bir şekilde yaşamasını arzu eden Lisa’nın çaresizce çırpınmasına yol açacaktır. Lisa bir yandan İsviçre’de bir özel okulun müdürlüğünü üstlenen kocası ve iki çocuğuyla kendi hayatını rayında tutmaya çalışırken, bir yandan da Berlin’de yaşayan ama çoktan kendi dertlerine gömülmüş annesini idare etmekte zorlanmaktadır. Üstelik Sven için yazdığı ve onu tekrar sahneye çıkaracak ve belki de hayata yeniden bağlanmasını sağlayacak oyunu da yazıp bitirmesi gerekmektedir.
Yazının devamını okumak için tıklayın