1968 Kuşağı’nın 50. yılı nedeniyle “1968: Yarım Asırlık Genç” adlı sergi açıldı. Serginin küratörü Bedri Baykam, “68’ler, bir hatıra, nostalji değil. Bugünü de ilgilendiriyor çünkü insanlık varoldukça görüyoruz ki baskı, adaletsizlik, tahakküm arzusu da var” diyor.
Direnç, sokak direnci, barikat ve faşizmle mücadele var bu sergide… “1968: Yarım Asırlık Genç” adlı sergi, 1968 Kuşağı’nın 50. yılı nedeniyle izleyiciyle buluşuyor. Piramid Sanat’ın düzenlediği serginin küratörlüğünü daha önce 68 Kuşağı hakkında yayınlanmış 3 kitabı, 1997 (68’li Yıllar) ve 2008’de (Bir Rüzgârın Arkeolojik Kazısı) düzenlediği iki sergi bulunan Bedri Baykam üstleniyor. Farklı kuşaklardan 22 sanatçının eserlerini bir araya getiren sergi 31 Temmuz’a kadar açık.
Sergiyle ilgili olarak buluştuğumuz Bedri Baykam, 68’ler ruhunun bugün kendini nasıl hissettirdiği sorusunu şöyle yanıtlıyor: “68’ler, bir hatıra, nostalji değil. Bugünü de ilgilendiriyor çünkü insanlık varoldukça görüyoruz ki baskı, adaletsizlik, tahakküm arzusu da var. Kendine çıkarcılıkla gücü kullanarak insanı ezme arzusu da var. Buna karşı toplumun dayanışmadan başka, beraber direnmeden başka ve yüksek sesle doğruları söylemek, haykırmaktan başka bir seçeneği yok. Sonuçta dönem değişiyor ama 68’in benzerlerini yaşıyoruz. 68’ler dünyanın bir kabuk değişimi. Ve aynı anda çağın nabzı olarak dünyanın çok farklı yerlerinde ve Türkiye’de yaşanıyor. Her şey bir yandan yavaş yavaş değişir bir yandan da ani bir değişim olur; kaos, darbe gibi. Her şey göründüğü gibi gitmez arada bunu kesen zikzaklar gelir. Bu öyle bir olaydı.”
Sergi, sosyal medyada başlayan ve iktidara ithafen söylenen “Tamam” kampanyasına görderme de yapıyor: “‘Tamam’ refleksi tamamen benim güncel refleksim. İnsanlar faşizmi durdurmayı istiyor o dayanışmayla gövde gösterisi yapıyorlar. ‘Tamam’, ‘yeter artık’a bağlanıyor… Gidebilirsin artık, yeterince bizi de kendini de hırpaladın, yeter diyorlar dolayısıyla 68’lerde o günkü yönetime, iktidar mantığına ‘yeter git’ diyorlar. 68 ile Gezi ve bugün havada gezen “Tamam” refleksi, bunların hepsi bir omurgayla birbirine bağlı. Biz artık bu sistemi, düzeni değiştirmek, durdurmak istiyoruz. Artık ne pahasına olursa olsun bu mücadeleyi kazanacağız diyor insanlar ve o yüzden yine diyorum ki 68 nostalji değil. Ayrıca, Gezi ruhu, 68 ruhunun bir döneme göre değişmiş bir devamı.”
‘Gücümün yarısını siyasete harcadım’
Baykam, neden siyasetle çok fazla ilgilendiğini ise sergi üzerinden şöyle açıklıyor: “61 yaşımdayım, bugüne kadar yaşadığım hayatta gücümün yarısını siyasete harcadım; askerlerin, yargıçların, Atatürkçü, solcu yazarların başına çorap örülüp hapse atılmasın diye, tarikatlara teslim olmayalım diye. Bunun için yaptım yoksa meslek olarak siyaseti seçmedim. Siyasi isimler doğru adımları atsaydı ben sadece arada seçtiğim partiye oy verip bir yandan da yaşasın demokrasi diye mikrofon uzatıldığında konuşan sade bir aydın olurdum. Keşke öyle olsaydım o zaman sanatçı Bedri Baykam rolüne çok daha fazla emek ve zaman harcayabilirdim. Keşke sanatıma, kitaplarıma, uluslararası çıkışlarıma, dev radikal sergi projelerime odaklanacak daha çok zaman bulsaydım. 68’in bize öğrettiği şu söylem var; insan yaşar, ölür, önemli olan yaptığı eylemler, savundukları ve savaşını verdiği şeylerdir… 68 ruhu, bir mücadeleye inananların onun sonuçlarından korkmaması gerektiğini kalıcı olarak bize öğretti.”