Bir Gen Var Bende Genden İçeri – Emre Toğrul

ABD’de yaşayan kızkardeşim, selamet versin,
Bir konuya takıldı mı, cücüğünü çıkarır alimallah.
Çıkarıp kalsa amenna, illaki bana da gösterecek.
Bu aralar saplandığı, Epigenetik, yani gen üstü kalıtım.
Aboo durmuyor, gece gündüz bombardıman, illallah.
Neymiş, çevresel faktörler genlerimizi değiştirirmiş,
İyileşmenin yüzde sekseni iyileşmeye inanmakmış,
Yok vücudun kimyageri, eczacısı beyinmiş,
Asıl usarelerimiz varken, dışardan ilaç da neymişmiş.
‘’Ciğerim şunu bir okuyuver’ adı altında zırrtt,
Paraşütle, telefonuma doküman üstüne doküman.
Birde ırsının iktizası, bir şeyi kavradı mı bittin.
Çöker üstüne, sana belletmeden tevbe etmez.
Elli senedir aynı kumpastan hiç sıyrılamadığımdan,
Mecbur okuyorum, dinliyorum, seyrediyorum.
Bak buradan itiraf ediyorum. HAKLISIN HANDOŞ…

●●●●○○○○●●●●

Şaka bir yana konu cidden ilginç bir gelecek vadediyor.
Epigenetik, genetik ötesi kalıtım bilimde yeni moda.
İnanmanın biyolojisine yaşamını adamış bir grup alim,
Genlerimizin yönlendirici değil, taslak olduğunu,
Algımızın, çevresel faktörlere bağlı emdiği bilgilerin,
Alışkanlık, huy, inanış ve benzeri karakter özellikleri ve,
Yaşam stili, beslenme spor alışkanlığı davranış kalıplarıyla,
Genlerimize etki ederek hücresel yaşamı yönlendirdiğini,
Bir anlamda kaderimizi, algımızın çizdiğini söylüyorlar.
İnanmanın Biyolojisi’nin yazarı Prof. Bruce Lipton,
Kök hücre klonlamalarını sunarken bir adım öteye gidip,
Hücre ekim kültürün, yani çevre şartlarının değişmesiyle,
Aynı kök hücrelerin farklı dokulara evrilmesi aynı şey der.
Algımızın bir fotoğraf makinası gibi topladığı bilgilerin,
Yıllar içinde edindilmiş algısal inançlarımız olarak,
Hücresel seviyede değişimi yönetebildiğini zikrediyor.
Kızkardeşim zaten bu kafada, buradan da yakalayınca,
‘Zaten’ diyor, ‘ vücutta karşılığı, reseptörü olmayan hiçbir madde,
İlaç gibi davranamaz, ya zarar verir ya atılır.
Reseptörü varsa, o madde de zaten vücutta vardır.
O halde gerektiği zaman onu ortaya çıkarabilmek varken,
Niye sahtesini kullanayım Emre’ diyor.
İyisimi hak vereyim yoksa bu mevzu çok uzar…

●●●●○○○○●●●●

Çocukluğundan beri böyle benim bacım, meraklı,
Eşininde genetikçi olması nedeniyle konuya hakim.
Muhtemelen çocuğa boyunduruk atıp anlattırmış,
Diyor ki, bak Emre;
İnsan kök hücrelerini klonlayan bilim adamları,
Aynı kök hücreden binlerce aynı hücre üretip,
Bunları üçe bölüp, farklı kan kültürlerinde,
Üretmeye devam ettiklerinde,
Farklı dokular oluştuğunu görüyorlar.
Yani o kan kültüründe yaratılan fark, çevresel etki gibi,
İnsanın da derisi altında 50 trilyon hücre var,
Bunlarda kendi kanımızdan oluşan kültür ortamında.
Baş kimyager beyin kana ne pompalarsa,
Hücrelerimizinde içinde yaşadığı çevre o oluyor.
Sevgi, ilgi, uyum, huzur, ahenk gibi faktörler,
Oksitosin, serotonin, büyüme hormonu gibi,
Tadına doyulmaz usareler salarsa,
Hücrelerimiz sağlıklı çoğalıyor ve yenileniyor.
Endişe, korku, depresyon, değersizlik gibi hislerle,
Adı batasıca stress hormonlarını salarsa kanımıza,
Hücresel seviyede durma ve savunma başlıyor ki,
Bunu genlerimizi yönlendirerek yaptığı artık ispatlı.
Peki başkimyager beyinin bu salgılarını ne başlatıyor?
İşte hayata nasıl baktığımız, olayları nasıl gördüğümüz,
Nasıl büyütüldüğümüz, inandığımız, inandırıldıklarımız,
Kısaca algımız emrediyor baş kimyagere, şu vanayı aç.
‘’Yani bir gen var bende genden içeri’’ diyor bacım.
Yazıyorum mecburum dostlar, çünkü;
‘’Kastediyor tir-i müjen canıma,
Bu konuyu kavramazsam kardeşliğimiz sallantıda…

●●●●○○○○●●●●

Sevgili dostlar tabii ki ırsi geçiş çok önemli gerçek,
Modern tedavi de kanıta dayalı bilimle ilaçlarını yaratır.
Ama Hande’nin epigenetik yolağını da yabana atmayın.
Toplum, insan ve hücre hakikaten benzer davranıyor.
Hepsinin. biribirine benzer davranışlar sergilediği aşikar.
Bruce Lipton, stres altındaki durağan hücreyi tariflerken,
Onu yüzü kızarmış, terleyen, yumruklarını sıkmış,
Beyin kan akımı bilinçden refleks merkezine kaymış,
Endişeli, korkan, kendisine zararlı bir insana benzetiyor.
Onu bu hale sokan ise, bağışıklığımızı dahi yerlere seren,
Stres denilen, algımızın inandırdığı olumsuz duygulanım.
Keyifle çoğalan ve yenilenen hücreler için ne gerekli,
Lütfen onu da siz söyleyin artık. Gözünüzü seveyim.
Yoksa bu kardeşinize huzur yok …