SANAL MAPUSANENİN GÖNÜLLÜ MAHKUMLARI – Emre Toğrul

Emre Toğrul
Emre Toğrul

Son zamanlardaki en büyük takıntım diyelim,
Koşarken, seyahatte ya da ameliyat arası,
Kulaklığı takıp, podcast ( cepyayın) dinlemek.
Akıllı telefonundan, kulaklıkla dinlenebilen,
Bilgisayara göre formatlı bilgi dosyaları bunlar.
Michel Foucault serisine takılı kaldık bu hafta.
Artık dünyadaki en büyük gücün, biyogüç olduğunu,
Yani insanların kendi seçtikleri yaşam biçimi içinde,
Kendi oluşturdukları kişisel sanal hapishanelerinde,
Bizzat kendi arzularıyla nasıl güce boyun eğdiklerini,
Tatlı tatlı anlatıyorlar, Foucault’a ithafen.
21. yüzyıl öncesi cezalandırarak belleten gücün, bugün;
En doğru sandığımız kavramsal bütünlük olan normları,
Yani olması gereken normal diye bildiğimizi, sandığımızı ,
Disipline ederek bizi tecrit eden etik ve kurallar içerisinde,
Asla kendisi cezalandırmadan, öldürüp yoketmeden,
Cezalandırılmanızı dahi nasıl size bırakan bir sistemle,
Bizzat yaşamın tam içinde, ve kendi biyoritminde,
Bizlere nasıl empoze ettiğini anlatıyor Foucault.
Bugün dünyaya hakim gücün, kesintisiz gözetim tasarımlı,
Son derece hakim bir iletişim ağıyla, sadece kontrolle,
Bizi, biribirimize endeksleyip tanımlatarak,
Nasıl disiplin altında tuttuğunu yıllar önce yazmış filozof.

∞Ω∞

Artık özgür hapishanelerde yaşıyoruz dostlar,
Bir hapishane düşünün, her mahkum ayrı bir hücrede,
Hücrenin bir arka penceresi var, ışıldatıyor tüm odayı.
Bir de ön pencere var, kör, sizin dışarıyı göremediğiniz.
Ve tüm hücrelerin ortasında, hepsini gören, izleyen,
Bir gözetleme kulesi, tüm hücrelere tam hakim.
Kule tüm hücreleri ve mahkumları ayrıntısıyla görüyor,
Ama mahkumlar ne diğerlerini, ne kuleyi göremiyor.
İletişimin, etkileşimin kulenin insiyatifine kaldığı bir yapı.
Foucoult’un Panoptikon’u bu modern cezaevi.
İnsanı kendi kendinin gardiyanı yapan bu sistem,
Tüm dünyada nasıl sahnelenecek anlatmış büyük usta.
1984’de ölen bir filozofun kavrayıp anlattığı şu,
Sosyal medyanın hakimiyet alanı olan veri gücü, analitiği,
Arka pencereden içine konulduğumuz hücreye sızan ışık.
Arama motorundan, paylaşımlardan, subliminalden sızan ışık.
Bu bilgi kaynağıyla yapılan sınırsız algoritmik değerlendirmeler,
Yani kulenin, hücredeki her yeni mahkumu gördüğü kulenin,
Bilgisel güçten norm ve etikten oluşturduğu çatı. Adları:
Görsel, yol gösteren, lojistik destek, bilgi bulutu, sanal pazar.
Adı ne olursa olsun, eyleminize kontrol ve yön veren kuleler.
Sizin, kuleye herşeyi tamamen gösterdiğiniz kör pencere,
Ancak kulenin izin verdiği ölçüde diğerlerine gösteriliyor.
Yani bireyi öyle bir özne yapıyor ki kule,
Denetim ve bağımlılıkla disiplinli, dayatılmış kimliğinizle,
Mahkumiyetinizden memnun oyalanıyor, zaman dolduruyorsunuz.

∞Ω∞

Sevgili dostlar, Foucault’un penceresinden bakarsak,
Yeni dünya düzeninin, kişisel sınırlı hapishanesinin,
‘’Özgürmüş gibi ‘’ müebbet mahkumu olmak istiyorsanız,
Yarım yamalak ve kulaktan dolma bilgisel veriyi,
Arama motorlu pencerenin sınırlı ışığından kapıp,
Artık bildiğinizi sanarak, kör cahil pencereden paylaşın.
Misalen ; çocuğunuzun sorduğunu bilmediğiniz halde,
Sohbette mevzu bahis olanı duyduğunuz, sandığınızca,
Zaman harcamadan, emek vermeden, sindirmeden,
Anlatın, paylaşın, eleştirin ki,
Kuledeki güç, biogüç, egemenliğini pekiştirsin.
Peki ne yapalım da güzelleşelim o zaman derseniz,
Derim ki; dünya insanının gerçek özgürlük adına,
Derin ve temel bilgiye hiç bu kadar ihtiyacı olmamıştı.
Öğrenmenin hakkını vermenin zamanı geldi artık.
Özgürlüğün özünü sınırlayan, bağımlılığı normlaştıran,
İnsanı, etikten prangayla kendi gardiyanı yapan sisteme inat,
Gerçek bilgi, asıl doğru; hakiki insan özgürlüğünün tek yolu.
Yanlış olmasın burada tarif edilmeye çalışılan yeni özgürlük,
Davranış ve eylemlerimize engel olan şeylerin yokluğu değil,
Engel olabilenleri aşma gücünü kullanma yetimizdir.
İlki bize sadece sadaka olarak verilir, ikincisi ise zaten bizimdir.
Bakın yoksa bu yeni sistem, boş sandığımız zamanımızı bile,
Kendi normlarına göre disiplinize ediyor. Dikkat!!!